Sürekli geç kalmak çoğu zaman basit bir alışkanlık ya da plansızlık olarak görülse de, uzmanlara göre bu durumun altında psikolojik ve nörobiyolojik nedenler yatabiliyor. Kronik geç kalma davranışı yalnızca günlük planları aksatmakla kalmıyor, zamanla ilişkilerde güven sorunlarına da yol açabiliyor.
Psikoterapist Jonathan Alpert'e göre, geç kalma eğilimi bazı kişilerde kişilik özellikleriyle bağlantılı. Dikkat dağınıklığı, yapılan işlerin süresini olduğundan kısa tahmin etme ya da başkalarının zaman algısına yeterince odaklanamama bu nedenler arasında yer alıyor. Bazı kişilerde ise sorun, beynin zamanı yönetme biçimiyle ilgili nörobiyolojik farklılıklardan kaynaklanıyor.
Bu farklılıklar, bir işin ne kadar süreceğini doğru tahmin etmeyi ya da bir aktiviteden diğerine geçmeyi zorlaştırabiliyor. Sonuç olarak kişi, farkında olmadan sürekli geç kalabiliyor.
İLİŞKİLER VE İŞ HAYATI ETKİLENİYOR
Uzmanlara göre kronik geç kalma, ilişkilerde zamanla ciddi bir gerilim yaratabiliyor. Geç kalmanın, karşı tarafa "senin zamanın benim için önemli değil" mesajı verdiği algısı oluşabiliyor. Bu durum, niyet bu olmasa bile güven duygusunu zedeleyebiliyor.
İş hayatında ise geç kalma alışkanlığı ekip çalışmasını olumsuz etkileyebiliyor ve kişinin profesyonel imajına zarar verebiliyor.
"ZAMAN KÖRLÜĞÜ" NEDEN OLABİLİR
Uzmanlar, bu tür zaman yönetimi sorunlarının özellikle Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD) olan kişilerde daha sık görüldüğüne dikkat çekiyor. ADHD ile ilişkilendirilen "zaman körlüğü", dakikaların ne kadar hızlı geçtiğini fark etmeyi zorlaştırıyor.
Planlama, organize olma ve öncelik belirleme gibi yürütücü işlevlerde yaşanan güçlükler, randevulara yetişmeyi ve zamanında hareket etmeyi daha da zor hale getirebiliyor.
GEÇ KALMANIN ARDINDA DUYGUSAL NEDENLER YATIYOR OLABİLİR
Alpert'e göre kronik geç kalmanın arkasında en sık görülen duygusal nedenler arasında kaygı, kaçınma davranışı ve mükemmeliyetçilik bulunuyor. Bazı kişiler, günün başında yaşadıkları stres ve kaygı nedeniyle en basit işe bile başlamakta zorlanıyor ve bu durum tüm günün aksamasına yol açıyor.
Bazı kişilerde ise sorun, bir işten diğerine geçiş anlarında ortaya çıkıyor. Aktivite değiştirmek rahatsız edici hissettirdiği için kişi farkında olmadan o anı uzatıyor ve zaman kaybediyor. Mükemmeliyetçi kişiler ise "son bir düzeltme" yapma isteğiyle dakikaların nasıl geçtiğini fark etmeyebiliyor.
PEKİ BU DURUMU DÜZELTMEK MÜMKÜN MÜ?
Uzmanlar, geç kalma alışkanlığının kalıcı olmak zorunda olmadığını vurguluyor. Alpert, danışanlarına sık sık "zaman denetimi" yapmalarını öneriyor. Bu yöntemde kişi, bir işin ne kadar süreceğini tahmin ediyor ve ardından gerçek süreyi ölçüyor. Böylece zaman algısı daha gerçekçi hale geliyor.