Yüzyıllardır "firavun laneti" olarak anıldı, mezarını açan herkesin başına felaket geldi. Ancak gerçek çok başka çıktı! Bilim insanları şimdi, Tutankamon'un mezarında ölüm saçan o gizemli tehdidin aslında bir kanser savaşçısı olduğunu ortaya koydu. Aspergillus flavus adlı bu ölümcül mantar, lösemiye karşı yeni bir umut olabilir! İşte inanılmaz haberin detayları...
1922'de Howard Carter'ın keşfettiği Tutankamon'un mezarı, yalnızca antik Mısır'ın sırlarını değil, beraberinde bir dizi gizemli ölümü de getirmişti. Mezarın açılmasının ardından arkeologlardan bazıları ani ve açıklanamayan şekillerde hayatını kaybetmişti.
Bu ölümler "firavunun laneti" söylentilerini alevlendirdi. Ancak 1970'lerde Polonya'da Kral IV. Casimir'in mezarı açıldığında, benzer bir tablo yaşandı: Mezarın içine giren 12 bilim insanından 10'u kısa süre içinde öldü.
Bu kez bilim dünyası daha hazırlıklıydı. Araştırmalar sonucunda, mezarda solunum yoluyla bulaşan Aspergillus flavus adlı toksik bir mantarın varlığı saptandı. Bu tehlikeli sporların, akciğer enfeksiyonlarına ve ani ölümlere yol açtığı anlaşıldı. Uzmanlar bu bulgunun ardından, aynı mantarın Tutankamon'un mezarındaki ölümlere de neden olmuş olabileceğini açıkladı.
Yıllar sonra aynı mantar, şimdi yepyeni bir rolle karşımızda: Lösemi tedavisinde umut veren bir biyolojik silah. Nature Chemical Biology dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, A. flavus mantarından izole edilen bazı bileşikler, lösemi hücrelerini yok etme yeteneğine sahip.
Bu bileşikler, bilim dünyasında "RiPPs" (ribozomal olarak sentezlenen ve sonradan modifiye edilen peptitler) olarak adlandırılıyor. Araştırmacılar, iç içe geçmiş halkalardan oluşan bu özel yapıya "asperigimisinler" adını verdi. Bu yapı, hücre bölünmesini durdurarak kanserli hücrelerin ölümüne yol açıyor.
Bilim insanları asperigimisinlerin bazı varyantlarına lipid eklendiğinde, bunların sitaraabin ve daunorubisin gibi FDA onaylı lösemi ilaçları kadar etkili olduğunu gördü. Araştırmanın kıdemli yazarı Dr. Sherry Gao, bu bileşiklerin mikrotübül oluşumunu engelleyerek hücrelerin çoğalmasını durdurduğunu söyledi.
Detroit'teki Barbara Ann Karmanos Kanser Enstitüsü'nde görevli hematolog Dr. José Larios ise, bu bileşiklerin hücresel bölünmenin en kritik aşamasını hedef alarak kromozomların doğru bölünmesini engellediğini belirtti.
Araştırma, bu bileşiklerin sadece lösemi hücreleri üzerinde etkili olduğunu; meme, karaciğer veya akciğer kanseri hücrelerinde benzer bir etki göstermediğini ortaya koydu. Ancak bilim insanları, bu bulgunun lösemi tedavisi için yeni ilaçların geliştirilmesinde devrim niteliğinde olabileceğini vurguluyor.