Mehmet Metiner

16 Ocak 2014, Perşembe

Gülen'e sorulması gereken sorular

Fethullah Gülen'in internete düşen ses kaydını doğru oturup doğru konuşalım…
Camianın tepkisi ne oldu bu ses kaydına?
İçeriği yalanlamadılar.
En azından bu satırların yazıldığı vakte kadar tekzip yoluna gitmediler.
Peki ne yaptılar?
Bu dinlemeyi kimin yaptığının açığa çıkartılmasını talep ettiler…
Haklı bir talep bu…
Bu tür dinlemeleri kim yaparsa yapsın gayr-ı yasal ve gayr-ı ahlaki davranıyor…
O yüzden bu dinlemeleri ve sızdırmaları yapanları bulmak gerekir…
Burada ilkesellik önem taşıyor…
Geliniz bu tür dinlemelere karşı hepimiz ilkesel bir duyarlılık içinde olalım…
Peki camianın kanaat önderleri ve yazarları böyle mi davranıyorlar?
Üzülerek belirteyim ki, hayır!
Ergenekon davalarında ortalığa dökülen pek çok ses kaydı onların medyasında yer aldı…
Kendini camiaya aitmiş gibi gösteren paralel devlet unsurlarının adı bu türden gayr-ı yasal ve gayr-ı ahlaki iddialarla özdeşleşti…
Bu dinlemelerin hangi yöntemlerle yapıldığını biliyoruz…
Buradaki anlamlı soru şu:
Camiaya mensup olanlar başkalarına yapıldığında memnun oluyorlarsa, hatta buradan güç devşirmeye çalışıyorlarsa o zaman kendilerine yönelik dinlemeler olduğunda da sonucuna katlanmalıdırlar…
Camianın kanaat önderleri ve medyadaki savunucuları dinlemelere dayalı iddialar konusunda bundan sonra en azından duyarlı olmayı denemelidirler diyorum…
Aksi takdirde bu tür dinlemeler döner kendilerini vurur…
Bunu hiç kimse için asla temenni etmem, ama ilkesel duyarlılık içinde olmayanların söyleyecekleri sözlerin de hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz demek istiyorum…
Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyin başkasına yapılmaması gerektiğine hem inanacaksınız, hem de başkasına yapıldığında sanki size yapılmış gibi tepki göstereceksiniz…
İkincisini yapmazsanız başınıza o musibet geldiğinde itiraz etme hakkınız da ortadan kalkar…
İtiraz etseniz bile inandırıcı olamazsınız…
Hatta birileri çıkar, "etme bulma dünyası" der sevinir…
Biz sevinenlerden olmamalıyız asla…
Çünkü ilkesi olmayanın ahlakı da vicdanı da olmaz…
"Bir musibet bin nasihattan evladır" denilmiş…
Umarım gerekli dersi herkes alır…
Şimdi geliyorum içerik meselesine…
Camia adına konuşma yetkisine sahip Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'na sesleniyorum…
Bu telefon konuşmaları doğru mudur değil midir?
Daha anlaşılır bir ifadeyle sorayım:
Fethullah Gülen ile bu içerikte telefon görüşmeleri yapılmış mıdır yapılmamış mıdır?
Bu bir fabrikasyon, yani düzmece ise çıkıp açıklayın…
Yok, bu telefon görüşmeleri doğruysa o zaman ilişkilerinizi şeffaf bir biçimde topluma açıklayınız ki sizi savunacak olanlar da eleştirecek olanlar da doğru bilgi temelinde bunu yapsınlar diyorum…
Hiç kimsenin bir diğerine haksızlık etmeye hakkı yok çünkü…
Birilerini savunacaksak da eleştireceksek de doğru bilgi temelinde bunu yapmak zorundayız.
İlkesi ve fikir namusu olan herkesin bunu önemsemesi gerekir.
O yüzden bu açıklamayı netlikle bekliyoruz sizden…
Şayet bu konuşmalar doğruysa o zaman şu soruların da cevabını vermek boynunuzun borcudur…
Koç ailesine bu muhabbetiniz nerden geliyor?
Koç'un Hükümeti alaşağı etme girişimi olarak bilinen Gezi olaylarının tam arkasında olduğunu bildiğiniz halde bu parasal ilişkileri de içine alacak kadar genişleyen muhabbetinizin gerekçesi nedir?
Koç ailesine Uganda'dan ihale veriyorsunuz. Daha önceden ne verdiğinizi bilmeyiz, ama Koç ailesinin de bunun karşılığında size sponsorluk yapacağına dair sözü var. Başkaca teşekkürleri de cabası…
Tüpraş'a incelemeye/denetlemeye müfettişlerin gideceği haberini önceden Koç'a bildirmeniz nasıl bir ittifak anlayışının ürünüdür acaba?
Koç'un camianıza duyduğu bu derin muhabbetin esbab-ı mucibesi ne olabilir acaba?
Kasetin içeriği doğruysa şayet camia olarak ihaleleri pazarladığınız ve bir bankanın parasal akibeti ve geleceği konusunda derin endişeler içinde olduğunuz görülüyor…
Diyeceksiniz ki banka bizim bankamız, dolayısıyla batmasını veya zarar görmesini istemeyiz elbette…
Peki, bu bankayı ayakta tutmak için denediğiniz yol ve yöntemleri birileri çıkıp eleştirirse ne dersiniz?
Bankaları denetlemekle görevli BDDK içindeki adamlarınız aracılığıyla yapmayı düşündüğünüz atraksiyonların ahlakiliği ve yasallığı konusunu birileri gündeme getirirse ne dersiniz?
Al gülüm ver gülüm düzeni bu diyen çıkarsa ne dersiniz?
İhalelerin dağıtılmasıyla elde edilen o kazançları birileri yolsuzluk diye değerlendirirse ne dersiniz?
Camianın yürüttüğü hizmetler için gerekli olan parayı temin için bütün bunları yapmak zorunda mıyız diyeceksiniz?
O zaman sormazlar mı: Sizin için hak olan bir şey, başkaları için niye yolsuzluk oluyor?
Bu ve benzeri sorulardan kaçamazsınız…
Camianın karalanması veya itibarsızlaştırılması hepimizi üzer.
O yüzden diyorum ki, çıkın açıklayın açık yüreklilikle…
Koç ailesiyle temasınızı "büyük patron" bilmesin istiyorsunuz ama bu ses kaydıyla herkes öğrenmiş oldu…
Gizliliğe ne gerek var…
Buyurun açıklayın da herkes bilsin…
Hepimiz bilelim ki sözümüzü ona göre söyleyelim…

SON DAKİKA