90'lı yılları 'Abone', 'Bandıra Bandıra' ve 'Çılgın Bediş' gibi hitlerle sallayan Yonca Evcimik, enerjisi ve sahne performansıyla bir döneme damga vurdu. Yılmadan çalışan Evcimik, bugünlere ise hiç de kolay gelmedi...
Peki, şimdilerin en tanınan isimlerinden biri haline gelirken hangi zorluklarla mücadele etti? İşte Yonca Evcimik'in şöhret basamaklarını birer birer tırmandığı keşfedilme hikayesi...
'Abone', 'Bandıra Bandıra' ve 'Çılgın Bediş' gibi unutulmaz şarkılarıyla kısa sürede Türkiye'nin en çok konuşulan isimlerinden biri haline gelen Evcimik, enerjik sahne performansıyla da bir dönemin sembolü oldu.
Müziğin yanı sıra, milyonları ekran başına kilitleyen 'Çılgın Bediş' dizisiyle oyunculukta da büyük bir çıkış yakalayan sanatçı, o dönemin gençleri için adeta bir ikon haline geldi.
Ancak Yonca Evcimik'in parlayan kariyerinin arkasında uzun bir mücadele hikayesi yatıyor. Sanat yolculuğuna çocuk yaşta adım atan Evcimik, konservatuvar yıllarında müzikallerde çalışmaya başlamış, dans ederken tiyatroya, tiyatrodan şarkıcılığa uzanan çok yönlü bir kariyer inşa etmişti.
"ÇOCUK İŞÇİYDİM"
Bugün birçok genç sanatçıya ilham veren Evcimik, Hürriyet'ten Cansu Topçu'ya verdiği röportajda keşfedilme ve başarı öyküsünü samimi sözlerle anlattı: "Çocuk işçiydim gerçekten çalışmaya başladığımda. Konservatuvar mezunuyum. Okurken müzikallerde çalışmaya başladım. Müzikaller devam ederken mezun oldum. O arada hayatıma Ertem Eğilmez girdi. 2 tane filmde rol aldım.
"HER ŞEYİN TOZUNDA YOĞRULDUM"
Müzikallerde dans ederken tiyatro yapmaya başladım. Orada şarkı söylemeye başladım. "Devekuşu Kabare" tiyatrosu bittikten sonra 2 sene Gülhane etkinliklerinde sunuculuk yaptım. Aklınıza gelen her şeyin o tozunda yoğruldum. Ama hedefim hep bir gün sahnede kendim olmak, dans etmek, şarkı söylemekti. Buna ulaşmak için çabaladım.
"BAZEN ÜZÜLEREK, BAZEN YÜZÜME KAPILAR KAPANARAK... "
Daha erken ulaşabilir miydim? Evet. Ama o teklifleri kabul etseydim, kendimden ödün vermiş olacaktım. "Ben yaptım, bizim sayemizde oldu" laflarına müsaade etmedim. Kendi ayaklarımın üstüne durarak, çalışarak, kimi zaman uzunca bekleyerek, bazen üzülerek, bazen yüzüme kapılar kapanarak... Ama yılmadım ve bugünlerdeyim."
90'ların efsane ismi Yonca Evcimik'in zorlu keşif yolculuğunun ardından, Yeşilçam Sultanı sektöre nasıl giriş yaptı, merak ediyor musunuz?
222 film çevirerek Yeşilçam'a adını altın harflerle yazdıran Türkan Şoray, güzelliği, yeteneği ve etkileyici oyunculuğuyla sinema tarihinin unutulmaz isimleri arasında yer alıyor.
Yıllara meydan okuyan kariyeri ve Sultan lakabıyla anılan Şoray, Türk sinemasının en sevilen ve saygı duyulan kadınlarından biri olarak hala ön plana çıkıyor. Peki Yeşilçam Sultanı'nın nasıl keşfedildiğini biliyor musunuz?
Bir televizyon programına katılan Şoray kariyerini adım adım nasıl inşa ettiğini şu sözlerle anlatıyor: "Annem, kardeşimle bana bakmak için çalışmak zorundaydı. Babam da ilgilenmiyordu bizimle. Mecburen bizi anneannemle dedemin yanına bırakıyordu annem. Dedemlerin oturduğu yer mutaassıp bir çevreydi.
Ben de hayatımda ilk defa film çekimi görüyorum. Lambalar, ışıklar falan… Sonra bir yüz gördüm. İnanılmaz, melek gibi güzel bir yüz… Meğer Muhterem Nur'muş o.
Böyle bir ışığa bakıyor, herkes gidiyor yanına imza istemek için. Ne olduğunu bilmiyorum, ben de gittim imzalı resmini istedim… İnsanlar film alanına girmesin diye ipler gerilirdi ve ben de o seyircilerin arasındayım o sırada. Böyle merakla bakıyorum ne olup bitiyor diye.
Sonra birisi geldi benim yanıma. Bana, "Filmde oynar mısın?" gibi bir şeyler söyledi. Film, film çekimi nedir bilmiyorum. Sinemaya bile pek gitmemişim. Belki bir kere falan gitmişimdir ya da. Çok şaşırdım, korktum ve koşa koşa eve gitmiştim. İşte, o yanıma gelen kişi Memduh Ün'müş… Demek ki, kaderimde sinema varmış. Birincisinde olmadı ama ikinci tesadüfte oldu…"
GENÇ YAŞTA KEŞFEDİLEN BİR DİĞER İSİM: SAFİYE SOYMAN
Henüz 13 yaşındayken 24 yaşındaki Ziya Akaröz ile evlendirilen Soyman, bu süreçte okumayı hiç bırakmadı.Gizlice ortaokul sınavlarına hazırlandı, daktilo kurslarına gitti ve ortaokulu bitirir bitirmez lise sınavlarına hazırlanarak lise eğitimini de tamamladı.
13 yaşında yaptığı evlilikten Ümran adında kızı ve Harun adında oğlu olan Soyman, eşi Ziya Akaröz'den 11 yıl sonra boşandı. İlk evliliğinin ardından 1999 yılında Faik Öztürk ile evlenen Soyman, aradığı aşkı Öztürk'te buldu.
EVLAT ACISI ÇEKTİ!
27 Temmuz 2024 tarihinde MS hastası oğlu Harun Akaröz'ü kaybeden Soyman, oğlunun vefatının ardından bir süre toparlanamadı.
BAKIN NASIL KEŞFEDİLMİŞ…
Yaşadığı bu zorlu hayatın ona artılarından biri Ankara'da yaşarken Seda Sayan ile evlerinin yakın olmasıydı.
Seda Sayan'ın oğlu Oğulcan Engin'in ilk doğduğu zamanlarda komşu olan Soyman ve Sayan, uzun yıllara dayanan bir dostluk geliştirdi.
SAHNE HAYATI EN YAKIN ARKADAŞI SAYESİNDE BAŞLADI!
Gelen sahne teklifine yakın arkadaşı Safiye Soyman'ı tavsiye eden Seda Sayan, Soyman'ın sahne hayatını başlatmış oldu.Uzun yıllardır devam eden arkadaşlıklarıyla çok konuşulan ikili, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarıyla sık sık magazin gündeminde bulunuyor.
BAŞKA BİR ÜNLÜ İSİM SAYESİNDE KEŞFEDİLEN O KİŞİ:SEDA SAYAN
Türk televizyonlarının "Sabahların Sultanı" olarak hafızalara kazınan Seda Sayan, bugüne dek şarkıcılık, oyunculuk ve sunuculuk kariyerindeki başarılarıyla adından sıkça söz ettirmeyi başardı. Ancak onun yıldızlığa giden yolculuğu hiç de kolay olmadı. Peki Seda Sayan'ı kim keşfetti? Ünlü sanatçı nasıl şöhrete kavuştu? İşte bir düğün salonundan Maksim Gazinosu'na, oradan ekranların en sevilen yüzlerinden biri olmaya uzanan hikâyesi…
Asıl adı Aysel Gürsaçer olan Seda Sayan, 30 Aralık 1962 tarihinde İstanbul Eyüpsultan'da dünyaya geldi. Müzik kariyerine düğün salonlarında şarkı söyleyerek başladı. Ardından uvertürlük yaparak küçük gazinolarda sahneye çıkan Sayan, assolist Cemal Coşar ile bir dönem şan çalıştı. Ancak onun kaderini değiştiren iki önemli isim vardı: Biri dönemin popüler organizatörü Turgut Akyüz, diğeri ise dev yapımcı Türker İnanoğlu.
Seda Sayan'ın Stardust kulübünde assolist olmasını sağlayan sevgilisi Turgut Akyüz, onun sahne kariyerine ivme kazandıran ilk isimdi. Ancak asıl büyük sıçrayış, Türkiye'nin en büyük gazino patronu Fahrettin Aslan'ın dikkatini çekmesiyle oldu.