Kızı Melek Bal'ın yasaklı madde kullanması nedeniyle zor günler geçiren ve kızının iyileşmesi için dişini tırnağına takan şarkıcı Umut Akyürek, bu süreci geride bıraktı. Zorlu dönemleri atlatan Akyürek, son olarak hayatının en yıkıcı anını "Öleyim dedim ama ölemiyorsun" sözleriyle anlattı.
Türk müziğinin güçlü sesi Umut Akyürek, geçtiğimiz aylarda kızının yasaklı madde kullanmaya başladığını açıklayarak sosyal medya üzerinden yardım çağrısında bulunmuştu.
Akyürek, o günlerde yaptığı açıklamada, "Kızımız bu kez tedavi görmeyi kabul etmiyor. Bunun için mahkemeye başvurmamız gerekiyor" ifadelerini kullanmıştı.
Akyürek'in kızı Melek Bal ise evde yaşananlara dair yaptığı paylaşımda, "Yeter! Ne yaptıysam hak ediyorsunuz. Öldürsem suçlu olacağım, bir de katil olacağım" sözleriyle isyan etmişti.
Bu günleri geride bırakan Umut Akyürek, son olarak katıldığı bir YouTube programında kendisine yöneltilen "Hayatında zorunda kaldığın en yıkıcı an neydi?" sorusuna sarsıcı bir yanıt verdi.
"ÖLEYİM DEDİM AMA ÖLEMİYORSUN"
Akyürek açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Çocuğumu hastaneye yatırmak… O ilk yatırış çok korkunçtu. Orada adeta duvara tosladım. İçimde büyük bir boşluk oluştu. Aman ya Rabbim, o duyguyu anlatamam. O günden beri antidepresan kullanıyorum ve hala bırakamadım. Her şey çok anlamsız geldi; hayat, mayat… 'Öleyim' dedim ama ölemiyorsun da, çünkü çocuğun var. Çok dibi gördüm." Ünlü şarkıcının açıklamaları magazin dünyasında kısa sürede yankı buldu.
BABA OKTAY ERTUĞRUL KIZI HAKKINDA GÜNAYDIN'DAN TUBA KALÇIK'A RÖPORTAJ VERMİŞTİ...
Sanatçı Umut Akyürek ve Oktay Ertuğrul'un kızları Melek Bal bir süre önce madde bağımlılığı tedavisi görmüştü. O süreçte GÜNAYDIN'a yaşadıklarına dair çok önemli açıklamalarda bulunmuştu. Kararlıydı, tedavisi de çok iyi gitmişti. Tedavi sonrası ailesinin yanına dönen Melek Bal, yeniden yasaklı maddeye kayış yaşadı. Yine tedavi altına alınan Melek Bal'ın babası Oktay Ertuğrul ile bu süreci konuştuk.
"Kızım kendi isteğiyle 90 gün sürecek şekilde tedavi altına alındı" diyen Ertuğrul, sözlerine şöyle devam etti:
"Kanser hastalığının tedavisi gibi düşünmek gerekiyor. Madde bağımlısı insanlar da kanser tedavisi gören insanlar gibi. Kemoterapi ile kanser de nasıl vücut temizlendikten sonra kanser nüksediyorsa, madde bağımlısı olanlarda da tekrar nüksedebiliyor. Kızım 90 gün boyunca tedavi görmüştü, temizlenmişti de. Sonrasında üç ay evine döndü. Eve döndükten sonra bir süre kullanmadı.
"Sonrasında ise tökezledi. Yasaklı madde bağımlılığı bir beyin hastalığı aynı zamanda. Kızımın beyin hastası olduğunu kabul ederek mücadele içine girdik. Melek Bal tökezledi ve yeniden yasaklı maddeye kayış yaşadı. Madde bağımlısı olan eski çevresinden korumaya çalıştık, kayış yaşamasın diye ama olmadı, başaramadık."
"Çevresel olarak eskiye dair oturduğumuz evi bile değiştirdik ama sosyal medya peşimizi bırakmadı. Uzak tutmak istediğimiz çevresi sosyal medya üzerinden iletişime geçti kızımla. Kızım da bu tuzağa düştü maalesef. Yasaklı madde bağımlıları için sosyal medya çok büyük tehlike. Çocuklarımızı uyuşturucu batağına düşürüyor. Günümüzde gençlerimiz için en büyük tehlike sosyal medya. Toplumu her açıdan zehirliyor."
"Sosyal medya toplumu dejenere ediyor. Tik Tok özellikle kapatılmalı. Her türlü pislik bu platformda. Çocuklarımız en çok burada tuzağa düşürülüyor. Sosyal medya özgürlüğü diye bize dayatıldı ama bunun yüzünden çocuklarımız büyük bir tehdit altında. Özellikle sosyal medya fenomenleri toplumsal erozyona neden oluyor."
"Toplum önünde kadın elbisesi ile gezen adamlar, sosyal medyada kanaat önderi gibi ahkam kesiyor. Bunları da ne yazık ki gençlerimiz izliyor, etkileniyor. Şimdi bazıları çıkmış Melek Bal'ın yaşadıklarından dolayı beni ve eşimi suçluyor, ahkam kesiyor. Biz anne ve babası olarak Melek Bal'ın her zaman yanında olduk, sevgimizi de ilgimizi de eksik etmedik. Biz de bu süreçte çok yıprandık. Eşim psikolojik destek görüyor. Anaların ciğeri yanıyor. Eşimin de öyle."
HER TÜRLÜ REZİLLİK VAR
"Bu ülkede milyonlarca madde bağımlısı gencimiz var, bunların ailelerinin çoğu da bizim gibi davranıyor... Eskiden bu kadar yaygın değildi bağımlılık. Şimdi 11-12 yaşındaki çocukları sosyal medya bela üzerinden tuzağa düşürüyorlar. Sosyal medya ortamına bakın, leş gibi olmuş. Her yerinden pislik akıyor."
"Ne kadınlar kadın gibi ne erkekler erkek gibi. Namuslu, anne, evladını koruyan kadınlarımızın sayısı çok azaldı. Reyting almak, etkileşim yapmak için türlü rezillikler yapıyor sosyal medyadaki fenomen kadınlar. Ne örf kaldı ne ahlak... Hiç utanmaları yok. Türk toplumu için en büyük tehlike sosyal medyadır."
"Eski usta sanatçılarımız Barış Manço, Cüneyt Arkın, Kemal Sunal, Adile Naşit, Münir Özkul, Cem Karaca, Halit Kıvanç, Erkan Yolaç ve birçokları topluma örnek oluyordu. Şimdi sosyal medya fenomenleri gençlere rol model gibi sunuluyor."
"Bizim eski kodlarımıza geri dönmemiz gerekiyor. Geleneklerimize, değerlerimize yeniden sahip çıkmamız gerekiyor. Türk kültür örf adet geleneksel aile yapısı hiç bu kadar tehlike altında olmamıştı. Toplumsal çürüme hiç bu kadar dibe vurmamıştı. Yoksa bu sosyal medya bataklığı daha çok evladımızı tuzağa düşürür."