90'lı yılların sonunda ve 2000'lerin başında 'Kalbim Yaralı', 'Ay Yüzlüm' ve 'Vurgunum' gibi şarkılarıyla milyonlarca dinlenme sayılarına ulaşan usta sanatçı Murat Göğebakan, 45 yıllık kısa hayat mücadelesinin ardından 2014 yılında hayata gözlerini yummuştu. Yaşadığı acılara dayanamayan ve genç yaşta kansere yenik düşen Göğebakan'ın hayat hikayesi ise yürekleri dağlayıp Türk filmlerine konu oldu. İşte duyanları yasa boğan o hayat mücadelesi...
Türk rock ve Anadolu rock müziğinin unutulmaz seslerinden biri olan Murat Göğebakan, duygusal şarkıları ve güçlü sahne performanslarıyla milyonların kalbinde taht kurmayı başardı.
"Ay Yüzlüm", "Vurgunum" ve "Ben Sana Aşık Oldum" gibi eserleriyle müzik dünyasına damga vuran sanatçı, 10 Ekim 1968 yılında Hatice ve Hasan Göğebakan çiftinin çocukları olarak Adana'da dünyaya geldi. Annesinin ona hamileyken apandisit ameliyatı olmasıyla sağ ayağının aşığı gelişmediğinden engelli olarak dünyaya geldi.
"Sevgi Adamı" lakabıyla sevenlerinin gönlünde özel bir yer edinen Göğebakan, anne ve babasının Almanya'daki işleri nedeniyle çocukluğu Adana ve Almanya arasında geçirdi ve müzik tutkusunu erken yaşlarda keşfetti.
İlk, orta ve lise eğitimini Adana'da tamamlayan sanatçı, 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'na girerek müzik eğitimine burada başladı. Mezuniyetinin ardından Çukurova Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışırken aynı zamanda gitar dersleri verdi.
Şarkılarıyla Anadolu rock müziğine unutulmaz eserler kazandıran usta sanatçı, 2009 yılında kendisini grip sanarak gittiği hastanede lösemi (kan kanseri) teşhisi aldı. Lösemi mücadelesi ve özel hayatındaki zorluklar, onun kısa ama dopdolu hayatını derinden etkiledi.
"OĞLUM KANSERİ YENDİ AMA İHANETİ YENEMEDİ!"
Ünlü şarkıcı Murat Göğebakan'ın annesi Hatice Göğebakan, oğlunun 2014 yılında vefat etmesinden sonra boşanma konusuna ilişkin açıklama yaptı. Açıklamasında "Oğlum kanseri yendi ama ihaneti yenemedi, eşi Sema Bekmez'in hasta yatağında ihanetini öğrenince tedaviyi reddetti, ölümü seçti" ifadelerini kullandı.
İki yıl süren yoğun tedavinin ardından 2010 yılında sağlığına kavuşsa da, hastalık 2013'te tekrar nüksetti. Lösemiyle mücadelesine devam eden sanatçı, 24 Temmuz 2014'te rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı ve 31 Temmuz 2014'te, 46 yaşında İstanbul'da hayatını kaybetti. Ölüm nedeni, lösemiye bağlı ani kalp durması olarak açıklandı.
Sema Bekmez, Murat Göğebakan'ın vefatının ardından gözlerden uzak bir hayat sürdü. Bekmez, 6 Kasım 2020 tarihinde şeker komasına girerek 51 yaşında hayatını kaybetti.
Göğebakan vefatının ardından, Adana'nın Sarıçam ilçesindeki Buruk Mezarlığı'nda defnedildi.
GENÇ YAŞTA VEFAT EDEN BİR DİĞER İSİM: KAZIM KOYUNCU
Kazım Koyuncu, 7 Kasım 1971 yılında Artvin'in Hopa ilçesinde altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. "İnsanların okuduğu şeylerden bir vicdan oluşur" diyen Koyuncu, ilkokul yıllarından beri okumaya çok meraklı bir çocuktu.
Müziğe ortaokul yıllarında mandolin çalarak başlayan ve ortaokul ve liseyi Hopa'da okuyan Koyuncu, üniversite sınavında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazandıktan sonra İstanbul'a taşındı.
Üniversitede bir sene eğitim gördükten sonra okuldan ayrılan Koyuncu'nun müzik hayatı 1992 yılında başladı. Kurduğu müzik gruplardan sonra yalnız devam etmeyi seçen Koyuncu, 2001 yılında ilk solo albümünü yayınladı.
Farklı dillerde şarkılar barındıran albümde Lazca, Megrelce, Hemşince, Gürcüce ve Türkçe şarkılar yer alıyordu. "Gülbeyaz" dizisi için yaptığı müziklerle daha geniş kitlelere ulaşmaya başlayan Kazım Koyuncu, Karadeniz turnelerinin ardından ülkenin pek çok farklı yerinde de konser vermeye başladı.
AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ KONMUŞTU
2004 senesinde sevenlerine acı haberi duyuran Kazım Koyuncu'ya akciğer kanseri teşhisi konulmuştu. Hastalığına rağmen konserler vermeye devam eden Koyuncu'dan acı haber 25 Haziran 2005 günü geldi.
VEFATINDAN HEMEN ÖNCE VOLKAN KONAK'A VASİYET ETMİŞ!
Kazım Koyuncu, ölümünden hemen önce Volkan Konak ile bir görüşme yaparak son vasiyetini iletmişti. Bu vasiyet Konak'ın ölümünden sonra ortaya çıktı.
"ONU YANINA AL"
Koyuncu, 2005 yılında hayatını kaybetmeden hemen önce, grubunun kemençecisi Selim Bölükbaşı'nı Volkan Konak'a emanet ettiği öğrenildi.
"Bak burada Selim var, benim altı yaşımdan beri arkadaşım. Grubumda kemençe ve tulum çalardı. Artık gözlerimi kapatıyorum. Bu çocuğa sahip çık, onu yanına al"
Kazım Koyuncu'nun ölümünün ardından Selim Bölükbaşı, Volkan Konak ile birlikte müzik kariyerine devam etti ve yıllarca Volkan Konak ile sahnelerde yerini aldı. Ancak Konak'ın ölümünden sonra Selim Bölükbaşı, tıpkı Kazım Koyuncu gibi yakın dostu olan Konak'ı kaybetmenin acısını derinden yaşadı.
ANİ ÖLÜMÜYLE HERKESİ YASA BOĞAN BİR DİĞER İSİM: VOLKAN KONAK
27 Şubat 1967'de Trabzon'un Maçka ilçesinde dünyaya gelen Volkan Konak; güçlü sesi, şiirsel şarkı sözleri ve modern düzenlemeleriyle Türkiye'nin en sevilen sanatçılarından biri haline gelmişti.
Karadeniz müziği ile özdeşleşen usta sanatçı, çocukluk yıllarını doğup büyüdüğü Maçka'da geçirmişti. Karadeniz'in doğası ve kültürü, onun sanatsal kimliğinin şekillenmesinde büyük rol oynamıştı.
Müziğe ve sanata olan ilgisi daha küçük yaşlarında gözlerinden okunuyordu Konak'ın. Lise eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul'a gelmiş ve Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'ndan mezun olmuştu.
1980'li yılların sonlarında profesyonel müzik kariyerine adım atan Volkan Konak, 1989 yılında ilk albümü olan "Suların Horon Yeri" ile müzik dünyasına giriş yapmıştı. Albüm, Karadeniz müziğinin geleneksel yapısını modern düzenlemelerle harmanlayan bir çalışma olmasıyla büyük bir ilgi çekmişti.
Daha o zamanlarda yayınlanmasına rağmen, albümde yer alan "Cerrahpaşa", "Efulim", "Mimoza Çiçeğim" gibi şarkılar hala müzik severlerin severek dinlediği şarkılarındandır.
"KUZEYİN OĞLU" LAKABI BURADAN GELMİŞ…
Şarkılarında, konuşmalarında ve sanatsal kimliğinde düzenli olarak yer verdiği Karadeniz etkileri, ona bu lakabı getiren adımlardan biri olmuştu.
"Kuzeyin Oğlu" Volkan Konak'ın hem doğduğu topraklara duyduğu bağlılığını hem de sanatına Karadeniz ruhunu yansıtmasını ifade eden bir unvan olduğundan, yıllardır halk arasında bu lakap ile bir mahlas edinmiştir.