Yeşilçam'ın efsane filmlerinden Selvi Boylum Al Yazmalım ile hafızalara kazınan usta oyuncu Ahmet Mekin'in yıllar içindeki değişimi hayranlarını şaşırttı. 63 yıllık hayat arkadaşını kaybettikten sonra derin bir acı yaşayan sanatçının son görüntüsü sevenlerinin yüreğine dokundu. Bir dönem Türk sinemasının en karizmatik simalarından biri olarak anılan Mekin'in bugünkü hali duygusal yorumlara neden oldu.
Türk sinemasının yaşayan çınarlarından Ahmet Mekin, Yeşilçam'da hayat verdiği etkileyici karakterlerle sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı. 6 Ağustos 1932'de İstanbul'da Ahmet Kurteli adıyla doğan usta oyuncu, sanat hayatına ilk olarak tiyatro sahnesinde perde açarak adım attı.
Ahmet Mekin'in sinemadaki ilk adımı 1957 yılında rol aldığı Mahşere Kadar filmiyle başladı. Kısa sürede Yeşilçam'ın vazgeçilmez oyuncularından biri olarak öne çıkan sanatçı, kariyeri boyunca yaklaşık 200 projede yer alarak Türk sinemasına silinmez bir iz bıraktı.
Ahmet Mekin, sinema kariyerinde özellikle karakter rollerindeki etkileyici performanslarıyla izleyicilerin kalbinde yer edindi. Oyunculuk gücü ve doğal duruşuyla dikkat çeken usta isim, Osman F. Seden'in Aşktan da Üstün (1961), Halit Refiğ'in Gurbet Kuşları (1964) ve Bir Türk'e Gönül Verdim (1969), Lütfi Ömer Akad'ın Düğün (1973), Atıf Yılmaz'ın unutulmaz klasiği Selvi Boylum Al Yazmalım (1978) ve Feyzi Tuna'nın Seni Kalbime Gömdüm (1982) filmlerindeki rolleriyle büyük beğeni topladı.
Ahmet Mekin, Selvi Boylum Al Yazmalım filminde canlandırdığı "Cemşit" karakteriyle Türk izleyicisinin gönlünde silinmez bir iz bıraktı. Bu rol, sanatçının kariyerinde önemli bir dönüm noktası olurken, onu Yeşilçam'ın ikonik isimlerinden biri haline getirdi.
Sahne sanatlarına da büyük önem veren Ahmet Mekin, 1969 yılında Güngör Dilmen imzalı İttihat ve Terakki oyunuyla tiyatro sahnesinde yer aldı. 1972'de ise Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelenen Abdülcanbaz oyununda, Turhan Selçuk'un efsane çizgi roman karakterine hayat verdi. 1980'li yıllardan itibaren televizyon yapımlarında da boy gösteren usta oyuncu, Geçmiş Zaman Elbiseleri, Bir Yürek Satıldı, Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep, Bir Adam Yaratmak, Bugünün Saraylısı ve Tatar Ramazan gibi dizilerde izleyici karşısına çıktı.
İŞTE AHMET MEKİN'İN SON HALİ!
Oyunculuk kariyeri boyunca sayısız ödüle değer görülen Ahmet Mekin, sinema dünyasındaki başarısını pek çok kez taçlandırdı. 1992'de 4. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında "Yaşam Boyu Başarı Ödülü"ne layık görüldü. Ardından 39. Altın Portakal Film Festivali'nden "Yıldırım Önal Anı Ödülü", 15. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nden "Sinema Onur Ödülü" ve 32. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nden yine "Sinema Onur Ödülü" aldı. Ayrıca 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde Görünmeyen filmindeki performansıyla "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık bulundu.
Ahmet Mekin'in özel hayatı da kariyeri kadar dikkat çekiciydi. 1957 yılında kendisi gibi oyuncu olan Kumral Şükran Sabuncu ile evlenen Mekin, Sabuncu'nun 2020 yılındaki vefatına kadar onunla mutlu bir evlilik sürdürdü. 63 yıllık hayat arkadaşını kaybettikten sonra derin bir yalnızlığa gömülen usta oyuncu, kaybının ardından yaşadığı acıyı şu sözlerle dile getirdi: "Kendimi hâlâ toparlayamadım. Hayat ve herkes anlamını yitirdi. Zamanın acıları hafiflettiği büyük bir yalanmış. O gitti ve ben dağıldım."
Mekin, eşinin mezarını her gün ziyaret ettiğini ve ona sabahları "günaydın", akşamları ise "iyi geceler" dediğini belirterek, "Mezarlığı evimin yanında, camdan onu görebiliyorum. Ona hâlâ hayatı anlatıyorum. Kimse erkekler ağlamaz demesin, ben ağlıyorum" ifadelerini kullandı.
Eşine olan bağlılığıyla dikkat çeken sanatçı, "Evlenmeyi düşünmez misiniz?" sorusuna ise, "Ben onu sonsuz bir aşkla severken nasıl böyle bir ihanette bulunabilirim?" diyerek cevap verdi.
Ahmet Mekin, Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri olarak anılmaya devam ediyor. Sinema ve tiyatroya adadığı ömrü boyunca birçok başarıya imza atan sanatçı, karakteri ve duruşuyla da büyük bir saygıyı hak ediyor.
DEĞİŞİMİYLE BÜYÜK DİKKAT ÇEKEN BİR DİĞER İSİM: SERTAN ACAR!
Bir dönemin en popüler isimlerinden biri olan Acar, sinema kariyerini bırakıp bambaşka bir meslek seçti. Üstelik artık İstanbul'da değil, doğayla iç içe bir hayat sürüyor. Peki, bir zamanların ünlü yıldızı şimdi ne yapıyor? İşte yıllar sonra ortaya çıkan Sertan Acar'ın hikayesi…
Türk sinemasının unutulmaz jönlerinden biri olan Sertan Acar, 70'li yıllarda "Ayşecik" serisinin yakışıklı oyuncusu olarak tanındı.
Kısa süren sinema kariyerinde birçok iz bırakan rolde yer alan Acar, sadece 2,5 yıl içinde Yeşilçam'ın önemli yüzlerinden biri haline geldi. Ancak oyunculuğu bırakıp diş hekimliğine yönelen Acar, bugün Kerpe'de doğayla iç içe bir yaşam sürüyor.
Ünlü yönetmen Aram Gülyüz'ün teklifiyle, deneme çekimine bile gerek kalmadan sinema macerası başlamış oldu.
SİNEMA SETLERİNDE UNUTULMAZ ANILAR
Acar, ilk filmi "Bahar Çiçeği"nde Ediz Hun ve Zeynep Değirmencioğlu ile başrolü paylaştı. Oyunculuk konusunda deneyimi olmamasına rağmen, set arkadaşlarının büyük desteğini gördü.
Özellikle usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın derslerinde kendisine yardımcı olması, Acar için unutulmaz anılardan biri oldu. Sinema dünyasında hızla tanınan genç oyuncu, peş peşe filmler çekerek Yeşilçam'ın romantik jönlerinden biri haline geldi.
ÜNİVERSİTE HAYATI VE ŞÖHRETİN ZORLUKLARI: İŞTE SERTAN ACAR'IN SON HALİ!
Sinemada parlaması, Acar'ın üniversite hayatını da derinden etkiledi. Makyajını çıkarmayı bilmediği için derslere makyajlı gitmesi ve kantinde herkesin ona dönüp bakması, onun için zaman zaman sıkıcı hale geldi.
O dönemde İstanbul'un nüfusu az olduğu için insanlar vapurda bile kendisini tanıyordu. Kısa sürede gelen şöhret, Acar'ı bir noktada bunaltmaya başladı.
Sinema setleri ve diş hekimliği laboratuvarı arasında geçen yoğun günler nedeniyle büyük bir karar alarak sinemayı bıraktı. Son filmlerini tamamladıktan sonra tamamen hekimliğe odaklandı.
KERPE'DE YENİ BİR HAYAT
Emekliliğe ayrıldıktan sonra doğayla iç içe bir yaşam kuran Acar, Kerpe'de "KerpeDiem" adını verdiği bir butik otel açtı.
Aynı zamanda deniz kenarında bir kafe işletiyor ve kaz, hindi, tavuk gibi hayvanlarla doğal bir hayat sürdürüyor. Oğlu Yaman'ın müziğe olan ilgisinden bahseden Acar, onun sanatsal yönünün güçlü olduğunu söylüyor.
ESKİ GÜNLERE DAİR HATIRALAR
Bazen eski filmlerini izlediğini belirten Acar, geçmişin İstanbul'unun bugünkünden çok farklı olduğunu dile getiriyor.