Yeşilçam'ın unutulmaz yüzlerinden biri olan Ali Şen, komedi ve dramın iç içe geçtiği filmlerde izleyicinin hafızasına kazınan bir isimdi. "Sakar Şakir"in paragöz Hacı'sı olarak hatırlanan usta oyuncu, aslında kamera önüne geçmeden önce bambaşka bir mesleğin ustasıydı. Ali Şen, ardında 300'e yakın film ve unutulmaz repliklerle dolu bir miras bıraktı. İşte hiç bilinmeyen o yönü…
Yeşilçam denildiğinde akla gelen en karakteristik yüzlerden biri kuşkusuz Ali Şen'dir. 26 Aralık 1918'de Adana'da dünyaya gelen usta oyuncu, aslında sinemaya çok uzak bir meslekten gelmişti.
MEĞER MESLEĞİ BAMBAŞKAYMIŞ!
Geçimini uzun yıllar marangozluk yaparak sağlayan Ali Şen, bu yönüyle izleyicinin her zaman merakını cezbetti.
Kimi zaman huysuz ve esprili bir baba, kimi zaman da paragöz ve fırsatçı karakterleriyle hafızalara kazındı. Onun sert bakışları, ince mizahı ve kendine özgü ses tonu, oynadığı her rolde seyircinin dikkatini çekmeyi başardı.
Kameralar karşısına ilk kez 1954 yılında çıkan Ali Şen, kısa sürede Yeşilçam'ın en çok aranan yan karakter oyuncularından biri oldu.
Başrol oynamasa bile yer aldığı filmlerde öyle güçlü bir etki yaratıyordu ki, izleyici filmi bitirdiğinde çoğu zaman aklında Ali Şen'in canlandırdığı karakter kalıyordu.
Komediden drama, köy filmlerinden şehir hikâyelerine kadar çok geniş bir yelpazede rol aldı. Ancak özellikle "paragöz, çıkarcı, kurnaz" tiplemeleri onun adeta alametifarikası haline geldi.
Sinema tarihine damgasını vuran usta, 300'e yakın filmde rol alarak Türk sinemasının en üretken karakter oyuncularından biri oldu.
Oğlu Şener Şen'in de ilerleyen yıllarda büyük bir aktör haline gelmesi, sinema tarihimizde nesiller arası bir köprü oluşturdu. 15 Aralık 1989'da geçirdiği beyin kanaması sonucu aramızdan ayrılan Ali Şen, Teşvikiye Camii'nden Zincirlikuyu Mezarlığı'na uğurlandı.
Bugün hâlâ Yeşilçam'ın kült yüzleri arasında anılmaya devam eden Ali Şen, marangozluktan beyazperdeye uzanan yolculuğuyla Türk sinema tarihinin en özel isimlerinden biri olmayı sürdürmektedir.
YEŞİLÇAM'IN PALA BIYIKLI BİRİCİK BABASI HULUSİ KENTMEN'İN ASIL MESLEĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
Yeşilçam denilince akla gelen ilk figürlerden biri şüphesiz Hulusi Kentmen'dir. Tatlı-sert ama her zaman adaletli, şefkatli, babacan… O artık yalnızca bir oyuncu değil, Türk halkının "baba" figürünün ete kemiğe bürünmüş halidir.
Filmlerde öyle bir yer edinmiştir ki, seyirci onu gerçek hayatta da aynı karakterde sanmış, "Hulusi Kentmen gibi babacan" sözü halk arasında kalıplaşmıştır.
1911 yılında Bulgaristan'ın Tırnovo kentinde dünyaya gelen Kentmen, ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç ederek çocukluğunu İzmit Körfezi'nde geçirdi. Küçük yaşta tiyatroya ilgi duydu, ama önce askerliği seçti.
Deniz Astsubay Okulu'ndan mezun oldu, denizaltıcı olarak görev yaptı. Tesadüfen izlediği bir tiyatro provasında sahneye çıkmasıyla başlayan sanat yolculuğu, Türk sinema tarihine damga vuracak bir kariyerin ilk adımı oldu.
ASKERLİĞİNİ SÜRDÜRÜRKEN OYUNCULUĞA BAŞLAMIŞ!
Askerlik görevini sürdürürken dahi tiyatrodan kopmayan Kentmen, Halkevleri'nde, Ses Tiyatrosu'nda ve Burhanettin Tepsi Kumpanyası'nda sahne aldı. 1942'de "Sürtük" filmiyle sinemaya adım attı, 1946'da "Senede Bir Gün" ile yükselişi başladı.
O günden sonra Yeşilçam'ın altın yıllarına damga vuracak bir üretkenliğe imza attı: yaklaşık 500 film!
Kemal Sunal'dan Tarık Akan'a, Türkan Şoray'dan Filiz Akın'a kadar Yeşilçam'ın büyük yıldızlarının yanında hep o vardı. Ama izleyici için o, çoğu zaman asıl kahramandan bile daha gerçekti.
Kentmen'in bu "baba" imajı, seslendirmesiyle de pekişti. Çoğu filminde Kemal Ergüvenç'in sesiyle hayat bulan karakterleri, seyircinin gözünde güven veren, sözünün üstüne söz söylenmeyen bir aile büyüğüne dönüştü.
Öyle ki, dönemin izleyicileri onu sokakta gördüklerinde gerçekten "baba"ları gibi davranırdı.
Sinemanın yanı sıra tiyatrodan da kopmadı. 1961'de kurduğu Hulusi Kentmen Tiyatro Topluluğu ile Anadolu'yu dolaştı, halkın sevgisini sahnede de kazandı.
Bugün Yeşilçam'ın efsane isimleri anıldığında, Hulusi Kentmen'in adı mutlaka en başlarda geçer. Çünkü o yalnızca bir oyuncu değil, Türk halkının belleğinde babalık kavramının vücut bulmuş haliydi.
Kimi zaman otoriter bir hâkim, kimi zaman şefkatli bir baba, kimi zaman da güleç yüzlü bir patron… Ama her defasında "bizim Hulusi Baba"ydı.
Google'ın 2022'de özel bir doodle ile onurlandırdığı, torunu Melek Kentmen'in adını yaşatmak için yeniden tiyatro topluluğu kurduğu bu büyük sanatçı, kuşaklar boyu "Yeşilçam'ın babacan çınarı" olarak hatırlanmaya devam edecek.