Türk sinemasının unutulmaz figüranlarından biri olan Ziya Çirkin, namı- diğer "Çirkin Ziya", 38 yıl boyunca 100'ü aşkın filmde rol alarak Türk televizyonlarında önemli bir rol oynamıştı. Özellikle kötü adam rollerinde hafızalarda yer edinen Çirkin, sergilediği sert bakışlarıyla ve karakteristik yüz hatlarıyla birçok filmde aranan bir oyuncuydu. Yeşilçam'ın ünlü oyuncusu şimdilerde hayatını sokaklarda geçiriyor. İşte detaylar...
Yeşilçam'ın önemli filmleri arasında gösterilen 100'ü aşkın filmde rol alan ve 38 yıldır figüranlık yapan 62 yaşındaki Ziya Çirkin namı diğer 'Çirkin Ziya', yaşamını kimseye muhtaç olmamak için sokaklarda org çalarak sürdürüyor.
YEŞİLÇAM'IN 38 YILLIK FİGÜRANININ BEYOĞLU SOKAKLARINDA YAŞAM MÜCADELESİ
Sokaklarda yaşam mücadelesi veren Çirkin, eski filmlerinden konuştukça hüzünleniyor.
ÇEVREDEKİ ESNAFLAR YARDIM EDİYOR
Yeşilçam'ın duayen sanatçıları Kemal Sunal, Fikret Hakan, Cüneyt Arkın gibi bir çok sanatçıyla aynı sahneyi paylaşan ve bazen kamera arkası bazen de dizilerde oynayan Ziya Çirkin şimdilerde o eski parıltılı günlerinden uzak bir şekilde sokaklarda org çalarak ve çevredeki esnafların yardımıyla yaşama tutunmaya çalışıyor.
ENGELLİ MAAŞINI ABLALARI YÜZÜNDEN ALAMIYOR
Geçirdiği kaza sonucu yürüme zorluğu da çeken' Çirkin Ziya', aldığı engelli maaşını da ablalarıyla arasında çıkan dava meselesi yüzünden alamıyor.
10 yaşında Kayseri'deki baba evinden çıkıp İstanbul'a gelerek tam 38 yıl boyunca beyaz perdeye emek veren Ziya Çirkin, anne ve babasını kaybettikten sonra maddi zorluklar yaşamaya başladı.
KENDİSİNİ DİNLEMEYE GELENLERE OYNADIĞI FİLMLERİN AFİŞLERİNİ DAĞITIYOR
Bir dönem sokaklarda da kalan emektar figüran Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde esnafların desteğiyle ve beraberinde getirdiği org'unu çalarak geçimini sağlamaya çalışırken oynadığı filmlerin afişlerini ve fotoğraflarını da kendisini dinlemeye gelenlere sunuyor.
YEŞİLÇAM'IN BİR ANDA ORTADAN KAYBOLAN KADINININ HİKAYESİ: GÖLGEN BENGÜ
Türk sinemasının çok sevilen yapımlarından biri olan Meraklı Köfteci'de Kemal Sunal ile başrolü paylaşan Gölgen Bengü, sergilediği oyunculuğu ve duru güzelliği ile hafızalarda yer edinmişti.
2 FİLMİN ARDINDAN ORTADAN KAYBOLMAYI SEÇTİ!
Yeşilçam'da bu film sayesinde adını duyuran Bengü, 1976 yılında katıldığı Sinema Artisti yarışmasında ikinci olmuştur.
Ardından 1977 yılında Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile birlikte Aslan Bacanak filminde oynamış ve Zeynep karakterine hayat vermiştir.
Bengü, Yeşilçam'a iki filmle damgasını vurarak, elde ettiği şöhreti umursamayıp oyunculuğu bırakma kararı almıştı.
O zamandan bu yana ortalıkta görünmeyen ve kendini sır gibi saklayan Gölgen Bengü, son günlerde yeni hayatı ile gündeme geldi.
AKADEMİK KARİYERİNE YÖNELMEYİ TERCİH ETTİ
Oyunculuğu bırakma kararı alan Bengü, akademik kariyerine yönelerek Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu.
Daha sonra North Carolina A&T State University'de yüksek lisans yaparak Clemson University'de doktora eğitimini tamamladı.
Osmanlı döneminde gemi kaptanı olan dedesinin denizci geçmişi, onun adeta kaderine yön vermiştir. Ailenin altıncı ve son çocuğu olan Belkıs, 12 yaşına kadar Eyüp'te büyüdü; bu döneme dair anılarını "Doğduğum Ev" adlı şarkısında ölümsüzleştirdi.
TÜRKİYE'NİN İLK MİLLİ MANKENİ
Eğitimini Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü'nde tamamlayan Belkıs, 1953 yılında okulun düzenlediği bir gemi seyahatine katılarak tasarımları yurtdışında tanıttı ve böylece "Türkiye'nin ilk milli mankeni" unvanını aldı.
Bu seyahat sırasında Belkıs soyadını aldı. Moda kariyerinden sonra sahneye yönelen sanatçı, Lale Oraloğlu'nun teklifiyle tiyatroya adım attı. Dormen, Arena ve Oraloğlu Tiyatrosu gibi topluluklarda görev aldı.
1966 yılında "Ölüm Tarlası" filmiyle Yeşilçam'a giriş yapan Belkıs, kısa sürede dönemin dikkat çeken isimlerinden biri haline geldi.
İŞTE LEYLA BELKIS'IN SON HALİ! 86 YAŞINDA HAYRAN BIRAKIYOR...
Genellikle kışkırtıcı, frapan ve fettan kadın karakterleriyle izleyicinin hafızasında yer eden sanatçı, 1970 yılında "Kalbimin Efendisi" filmiyle 7. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. 1984 yapımı Atıf Yılmaz filmi "Dağınık Yatak" ise onun sinema kariyerinin en önemli yapıtlarından biri oldu.
Sinemanın yanı sıra müzikle de ilgilenen Lale Belkıs, 1967'den itibaren sahneye çıktı; İngilizce ve Fransızca şarkılar seslendirdi. İstanbul'un seçkin gece kulüplerinde sahne alan sanatçı, aynı zamanda Sophia Loren ve Ava Gardner gibi isimleri Türkçeye dublajladı.
İkinci eşi yönetmen Yalçın Otağ'ı 2014'te kaybeden Belkıs, anılarını "İpek Çoraplar" adlı kitabında kaleme aldı. Bugün yaşamını Moda ve Datça arasında sürdüren sanatçı, hâlâ Yeşilçam'ın en zarif ve en "tehlikeli" kadınlarından biri olarak anılıyor.
YEŞİLÇAM'IN FİLMLERİ ARATMAYAN HİKAYESİYLE BİR DİĞER İSMİ: HİKMET TAŞDEMİR!
Yeşilçam'ın unutulmaz "kötü adam" karakterlerinden biri, siyah gözlükleri, uzun paltosu ve sert mizacıyla hafızalara kazınan Hikmet Taşdemir, 82 yaşında hayatını kaybetti. "Parmaksız kabadayı" lakabıyla tanınan usta oyuncunun sinema kariyeri, tam anlamıyla bir film senaryosu gibi...
1971 yapımı Baba filmiyle sinemaya adım atan Hikmet Taşdemir, uzun yıllar boyunca sayısız yapımda kabadayı, mafya babası, zorba ve korkulan adam rollerine hayat verdi. Ancak onu Yeşilçam'ın ikonik karakterleri arasına sokan asıl hikâye, yıllar önce yaşadığı bir iş kazasıyla başladı...
"Bir elektrik fabrikasının motor kısmında çalışıyordum. Parmağımı preste kaybettim," diyen Taşdemir'in hayatı bu kazayla kökten değişti. Yaralı eliyle dolaşırken ellerini hep cebinde saklayan Taşdemir, bir gün tesadüfen gittiği bir doktor ziyareti sırasında Yılmaz Güney ile karşılaştı. Bu karşılaşma, onun hayatının dönüm noktası olacaktı.