Yeşilçam dünyasına küçük yaşta adam atan ve yeteneği ile dikkatleri çeken 'Ömercik', birçok filmde kendini göstermişti. Ancak gerçek adı Ömer Dönmez olan usta oyuncunun, ortaya çıkan hayat hikayesi duyanları şoke etti. Bakın usta oyuncunun 17 yaşında hayatı nasıl tepetaklak oldu...
1959 yılında dünyaya gelen Ömer Dönmez, henüz çocuk yaşta Yeşilçam'ın unutulmaz simalarından biri olmayı başardı. 1963'te sadece 4 yaşındayken kamera karşısına geçen Dönmez, kısa sürede Türk Sineması'nın "minik yıldızı" haline geldi.
Özellikle kuzeni Zeynep Değirmencioğlu ile birlikte rol aldığı "Ayşecik" serisinde hayat verdiği "Ömercik" karakteriyle gönüllere taht kurdu.
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'den, Ayşecik ile Ömercik'e kadar pek çok yapımda yer alan oyuncu, yaklaşık 40 filmle sinema tarihine adını yazdırdı.
O KAZATA HAYATINI KÖKTEN DEĞİŞTİRDİ...
Çocuk yaşta gelen şöhret, ona büyük bir hayran kitlesi kazandırsa da hayatı beklenmedik bir şekilde değişti. Henüz 17 yaşındayken arabasının camını tamir etmeye çalışırken yaşadığı talihsiz kaza, sol gözünü kaybetmesine neden oldu. Bu olay, genç yaşta hayatının seyrini değiştirse de, Dönmez hiçbir zaman hayata küsmeyip pozitif kişiliğiyle tanınmaya devam etti.
Ne var ki 1 Şubat 2020'de, 60 yaşındayken KOAH hastalığının tetiklediği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Üsküdar'daki evinde hayata veda eden Dönmez için Selimiye Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.
Törene, Ediz Hun başta olmak üzere sinema dünyasından birçok ünlü isim katıldı. Ömer Dönmez, sevenlerinin gözyaşları arasında Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı'na defnedildi.
ACI DOLU HAYATINI BAŞARIYA DÖNÜŞTÜREN YILDIZ: EKREM BORA!
Türk sinemasının efsanevi oyuncularından Ekrem Bora, 7 Mart 1932'de Ankara'da dünyaya geldi. Babası, Türkiye'nin ilk uçak asker pilotlarından Mazhar Uçak'tı ve soyadını da uçuşu sırasında almıştı. Bora, babasını henüz bebekken kaybetti ve ailesiyle İstanbul'a taşındı.
1962 yılında Ayhan Işık ve Türkan Şoray ile başrolü paylaştığı "Acı Hayat" filmiyle büyük çıkış yakalayan Bora, sert karakterlerin aranan yüzü haline geldi.
1966'da Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü. 1970'li yıllarda sinema sektöründeki durgunluk nedeniyle sahneye yönelen sanatçı, bir dönem gazinolarda şarkıcılık yaptı.
Bora, 1990'da "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" filmiyle bir kez daha Altın Portakal kazandı. 2008'de İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü.
Türk sinemasının en karizmatik aktörlerinden biri olarak hafızalarda yer eden sanatçı, usta isimlerin de belirttiği gibi, sinema tarihine unutulmaz bir iz bıraktı.
YEŞİLÇAM'IN SULTANI TÜRKAN ŞORAY'IN OYUNCULUĞU NEDEN BIRAKTIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ?
1-6 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan 36. Münih Türk Film Günleri'nin bu yılki onur konuğu, 'Türk sinemasının Sultanı' Türkan Şoray olacak. Festival kapsamında Şoray'a Yaşam Boyu Başarı ve Onur Ödülü takdim edilecek. Şoray'ın da katılacağı açılış gecesinde, yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı 1977 yapımı kült film 'Selvi Boylum Al Yazmalım' gösterilecek.
TÜRKAN ŞORAY'IN HİÇ BİLMEDİĞİNİZ O YÖNÜ!
Türk sinemasının unutulmaz ismi, Yeşilçam'ın 'Sultan'ı Türkan Şoray, sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı. 28 Haziran 1945'te İstanbul'da doğan usta oyuncu, tam 222 filmde rol alarak dünyanın 'en çok film çeviren' kadın oyuncusu unvanına sahip oldu.
Altın Portakal Film Festivali'nde dört kez "En İyi Kadın Oyuncu" ödülüne layık görülen sanatçı, 1991 yılında devlet sanatçısı unvanını aldı. Aynı zamanda UNICEF iyi niyet elçisi olan Şoray, eğitime verdiği destekle de tanınıyor.
Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit ile birlikte "Yeşilçam'ın Dört Yapraklı Yoncası"ndan biri olarak kabul edilen usta oyuncu, sinema dışında yönetmenliğe de el attı.
"Dönüş" (1972), "Azap" (1973), "Bodrum Hakimi" (1976) ve "Uzaklarda Arama" (2015) gibi filmlerin yönetmenliğini yaparak, sektördeki yeteneğini farklı alanlarda da gösterdi. 1981 yapımı "Yılanı Öldürseler" filminde ise Şerif Gören ile birlikte yönetmenlik koltuğuna oturdu.