Kilo vermek isteyenlerin büyük bölümü çözümü diyet listeleri ve egzersiz programlarında arıyor. Uzmanların ortak görüşü ise hareketi artırmak ve günlük kalori alımını dengeli ama düşük bir seviyede tutmak yönünde. Ancak Angus Barbieri bu bilinen yöntemlerin dışına çıktı. Barbieri, kilo vermek uğruna tam bir yılı aşkın süre boyunca hiçbir katı gıda tüketmeden dikkat çekici bir yolu tercih etti.
206 kilo ağırlığındaki adam, zayıflamak için radikal bir karar alarak yiyecek tüketmemeyi seçti. Aslında daha az yemek bile kilo vermesini sağlayabilirdi; ancak tıp uzmanlarına göre kendini aç bırakmak, fazla kilolardan kurtulmak için son derece riskli ve sağlıksız bir yöntem olarak görülüyor.
Aşırı yemek alışkanlığı Angus'un hızla kilo almasına yol açmıştı ve elbette yaşamını sürdürebilmesi için beslenmesi gerekiyordu. Ancak o, çok daha tehlikeli ve zor bir yolu tercih etti; tam 382 gün boyunca hiçbir şey yemeden yaşamayı denedi.
YEMEK BAĞIMLILIĞI VARDI
1939 yılında İskoçya'da dünyaya gelen Angus'un çocukluğu ve nasıl bir ortamda büyüdüğüne dair fazla bilgi bulunmuyor. Babasının bir balık–patates kızartması dükkanı vardı ve Angus belirli bir yaşa geldiğinde, bu dükkanda çalışmaya başladı.
Aşırı kilosu sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyordu. Kontrol edilemeyen iştahını dizginlemek için mutlaka bir şeyler yapılması gerektiği konusunda hemfikir olan doktorlarla bu konuyu görüşüp yazışmalara başladı.
O dönemde kendisine sunulan seçenekler, günümüzdeki kadar çeşitli değildi. Cerrahi müdahale açısından tercih edilebilecek çok az yöntem vardı. Önerilen ameliyat, hastanın ince bağırsağının boyutunu küçülterek besin emilimini sınırlamayı amaçlıyordu.
Ancak bu ameliyatın riskleri de oldukça yüksekti. Öyle ki, prosedürden sonra görülen komplikasyonlar nedeniyle artık günümüzde uygulanmıyor. Ölüm oranı o kadar yüksekti ki, 1980'lere gelindiğinde, yıllar önce bu ameliyatı tercih eden pek çok kişi, durumu düzeltmek için tekrar ameliyat olmak zorunda kaldı.
Bu, tek seferlik bir uygulama olarak düşünülmemişti. Doktorlar, Angus için düzenli aralıklarla uygulanan kısa süreli oruçlar önerdi. Tedavi planı, her ne kadar çok daha uç bir örnek olsa da, günümüzde "aralıklı oruç" olarak bilinen yönteme benzer bir mantık üzerine kuruluydu.
Ancak Angus'un iştahının büyüklüğü ve yemeğe olan düşkünlüğü, doktorların plana bağlı kalacağı konusunda temkinli olmalarına neden oluyordu. Bu nedenle yiyeceklerden uzak tutulabilmesi için en fazla 40 gün boyunca gözetim altında, bir sağlık kuruluşunda kalmasına karar verildi.
Angus, sadece bu hedefe ulaşmakla kalmayıp onu aşarak herkesi şaşırtacaktı.
Uyarı: Bu yöntem kesinlikle uzmanlar tarafından önerilmemektedir. Kilo vermek isteyenler için bir uzman diyetisyene başvurmaları tavsiye edilir.
Tüm bu içecekler aşırı düşük kaloriliydi ve bu yüzden orucunun bir parçası olarak izin veriliyordu. Bazen Angus çayına veya kahvesine küçük bir kaşık şeker koyardı, ancak şeker tüketiminin sınırı buydu.
İlk 40 günlük süre dolduğunda doktorlar Angus'u eve gönderip tekrar yemek yemesine izin vermeyi planlıyorlardı.
Doktorlar onu düzenli olarak görmek, kalbini ve kanını kontrol etmek istiyorlardı ama bunun dışında tıbbi müdahale olmadan yemek yemeyi bırakabildi.
Bundan sadece birkaç ay önce, Angus böylesine büyük bir görevi yerine getiremezdi. Hayatının ilk yirmi yılında, Angus için yiyecek sürekli bir şeydi. Şimdi, yiyecek olmadan mutlu bir şekilde yaşıyordu.
Hiçbir yiyecek tüketmediği için Angus'un tuvalet alışkanlıkları da büyük ölçüde değişti. Tuvalete sadece 40 günde bir gitmesi gerekiyordu, bu da yılda yaklaşık dokuz veya on kez demek.