Kalp krizi denildiğinde çoğu insanın aklına ani ve şiddetli göğüs ağrısı gelir. Oysa uzmanlara göre, özellikle kadınlarda kalp krizi çok daha sessiz, belirsiz ve kolayca göz ardı edilebilen sinyallerle aylar öncesinden kendini belli edebiliyor. Günlük hayatta sık yaşanan ve çoğu zaman "önemsiz" olarak değerlendirilen bazı şikâyetler, aslında yaklaşan ciddi bir kalp sorununun habercisi olabilir.
Daily Record ve Mirror'da yer alan haberlere göre; uzmanlar, kadınların sıklıkla hafife aldığı yaygın bir belirtinin kalp kriziyle bağlantılı olabileceği konusunda uyarıyor.
Bu belirti, çoğu kişinin mideyle ilişkilendirerek önemsemediği hazımsızlık hissi. Genellikle stres, beslenme alışkanlıkları ya da geçici sindirim sorunlarıyla ilişkilendirilen bu durum, bazı kadınlarda kalp krizinden aylar önce ortaya çıkabiliyor.
Hazımsızlık; mide bölgesinde dolgunluk, yanma, baskı hissi ya da rahatsızlık şeklinde kendini gösterebiliyor. NHS (İngiltere Ulusal Sağlık Servisi), hazımsızlığın üst karın bölgesinde ağrı veya rahatsızlık, göğüs kemiği arkasında yanma hissiyle birlikte görülebileceğini belirtiyor. Bu nedenle kalple ilişkili belirtilerle mide kaynaklı sorunlar sıkça karıştırılabiliyor.
Circulation dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, hazımsızlığın kalp krizinden birkaç ay önce yaşanan yaygın semptomlardan biri olduğunu ortaya koydu.
Araştırmaya katılan kadınların yaklaşık %39'u, kalp krizi geçirmeden önce hazımsızlık yaşadıklarını ifade etti. Buna karşın, kalp krizi sırasında hazımsızlık şikâyeti yaygın bir bulgu olarak öne çıkmadı. Bu durum, belirtilerin kriz anından çok önce ortaya çıkabileceğini ve erken uyarı işareti olarak değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Araştırmanın temel amacı, kadınların koroner kalp hastalığı semptomlarını daha doğru tanımlayabilmelerini sağlamak ve uyarı işaretlerine dair farkındalığı artırmaktı.
Araştırmacılar, günümüzde "tipik kalp krizi belirtileri" olarak kabul edilen tanımların büyük ölçüde orta yaşlı erkeklerin deneyimlerine dayandığını vurguluyor. Bu durum, kadınlarda görülen daha farklı ve belirsiz semptomların gözden kaçmasına neden olabiliyor.
Uzmanlara göre bu yanlış algı, hem klinisyenler hem de toplum genelinde yanlış anlaşılmalara yol açıyor. Sonuç olarak kadınlarda yanlış teşhis riski artıyor, tedaviye başlama süresi gecikiyor ve hayati riskler büyüyor. Nitekim İngiliz Kalp Vakfı'na göre, kalp sorunları söz konusu olduğunda kadınlara yanlış teşhis konma olasılığı erkeklere kıyasla %50 daha fazla.
Daha önce yapılan araştırmalar, kadınların %85 ila %90'ının kalp krizine giden süreçte birden fazla semptom yaşadığını ortaya koyuyor. Ancak bu belirtiler çoğu zaman ayrı ayrı ve hafif şiddette görüldüğü için ciddi bir kalp problemiyle ilişkilendirilmiyor. Oysa bu semptomların birlikte ve süreklilik göstermesi, önemli bir uyarı sinyali olabilir.
Bu belirtiler, çoğu zaman yoğun iş temposu, stresli yaşam koşulları ya da psikolojik faktörlerle açıklanıyor. Özellikle kadınlar, hem iş hem ev hayatının yükü altında bu şikâyetleri "normal" kabul ederek doktora başvurmayı erteliyor.
Kalp krizi sırasında ise kadınların yaşadığı belirtiler, klasik göğüs ağrısından çok farklı olabiliyor. Araştırmalara göre kadınlarda kriz anında öne çıkan semptomlar şunlar:
Bu tablo, kalp krizinin her zaman dramatik ve ani bir şekilde ortaya çıkmadığını, bazen sinsi bir süreç izlediğini gösteriyor. Özellikle mideyle ilişkilendirilen rahatsızlıklar, göğüs ağrısı olmadığı için kalple bağdaştırılmıyor ve bu da erken müdahale şansını azaltıyor.
Uzmanlar, riskleri en aza indirmek için yaşam tarzı değişikliklerinin büyük önem taşıdığını vurguluyor. Dr. Nancy K. Sweitzer, kalbi sağlıklı tutmak için atılması gereken temel adımları şöyle sıralıyor: sigarayı bırakmak, meyve ve sebzeler açısından zengin bir beslenme düzeni benimsemek, sağlıklı bir bel çevresine sahip olmak, alkol tüketiminden kaçınmak ve düzenli olarak egzersiz yapmak.