Osmanlı tarihine ışık tutan belgeler, antlaşmalar... 2. Abdülhamit'in şahsi cüzdanı, el yazması mektuplar, Halep'e dair evraklar, 2. Mahmut'un beratı ve daha pek çok tarihi vesika... SABAH, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri'ne bağlı Osmanlı Arşivi Külliyesi'ne özel izinle girdi.
2013'te 120 dönüm alan üzerine inşa edilen ve tam 109 depoda 100 milyon tarihi belgeyi barındıran merkez 'tarih mirası' olarak tüm ihtişamıyla araştırmacıları ve tarihe ilgi duyanları konuk ediyor. Külliye, 6 asırlık Osmanlı dönemiyle ilgili ortaya atılan iftira ve yanlış bilinen detaylar için resmi evraklar yoluyla gerçeklerle yüzleşme imkanı da sunuyor.
Devlet Arşivleri Başkanlığı Dış İlişkiler ve Tanıtım Dairesi Başkanı Cevat Ekici'nin rehberliğinde Osmanlı tarihinin korunduğu binayı gezen SABAH ekibi, yüksek güvenlik tedbirleriyle saklanan belgelerin olduğu depoya girdi. Cevat Ekici, "Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra ortaya çıkmış yaklaşık 30 civarında devletin 400 yıllık tarihlerini buradan anlayabilmek ve yazabilmek mümkün. Buradaki belgelerimiz yan yana koyulduğunda yaklaşık 130 kilometre bir raf uzunluğunu kaplıyor. Açık raf sistemi kullanıyoruz bütün emniyet tedbirleri, yangın tedbirleri ve doğal afetlere karşı tedbirler hepsi bir arada bulunuyor" ifadelerini kullandı.
SABAH, Osmanlı Arşivi Külliyesi'nde | Video
Görütüleyen: ERKAN SEVENLER
YANLIŞ BİLİNENLER İÇİN GERÇEKLERLE YÜZLEŞME FIRSATI
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri bünyesinde açılan Osmanlı Arşivi Külliyesi 2013 yılında hizmete girdi. 120 bin metrekarelik alan üzerine inşa edilen külliyede 109 tane depo var. Depolarda 24 saat ısı ve nem değerleri sabit tutuluyor. 600 yıl süren Osmanlı Devleti hakkında ortaya atılan iftira ve yanlış bilinen bilgilere ışık tutacak yayın ve belgelerle dolu bu merkez, dünyanın dört bir yanından araştırmacılara gerçeklerle yüzleşme imkanı tanıyor.
BURADAKİ BELGELER 130 KİLOMETRE UZUNLUĞA ERİŞİYOR
Külliye hakkında bilgi veren Devlet Arşivleri Başkanlığı Dış İlişkiler ve Tanıtım Dairesi Başkanı Cevat Ekici; "Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra ortaya çıkmış yaklaşık 30 civarında devletin 400 yıllık tarihlerini buradan anlayabilmek ve yazabilmek mümkün. Buradaki belgelerimiz yan yana koyulduğunda yaklaşık 130 kilometre bir raf uzunluğunu kaplıyor. Açık raf sistemi kullanıyoruz bütün emniyet tedbirleri, yangın tedbirleri ve doğal afetlere karşı tedbirler hepsi bir arada bulunuyor" ifadelerini kullandı.
HER YIL 50 İLE 60 BİN ARASINDA BELGENİN ONARIMI TAMAMLANIYOR
Ekici sözlerini şöyle sürdürdü, "Belgelerin halka ulaştırılması için dijitalleştirilme ve belgelerin sayısallaştırılması çok önemli. Böylece belgeler hem daha iyi korunmuş oluyor hem de erişim sayısını arttırmış oluyoruz. Tabi bunun için de fiziki mekanlar çok önemli. Buraya taşınmamızla beraber dijitalleşmede büyük bir mesafe aldık şuan da yaklaşık 70 milyon dijital görüntümüz var ve bu belgelerin tamamına internet üzerinden ücretsiz erişebiliyorsunuz. 10 milyon civarında belge sırayla onarılıyor her yıl 50 ile 60 bin arasında belgenin onarımı tamamlanıyor, 50 civarında personel de onarım işini yapıyor.
Burada modern yöntemlerle, klasik malzemelerle onarımı tamamlıyoruz. Burada çok geniş bir coğrafyanın 400 yıllık tarihi var, burası sadece Türklere ait bir arşiv değil hatta makro ölçekli düşünürsek insanlık hafızası içimizde bulunduğumuz mekan, dolayısıyla bu önemi dikkate alarak bizim yangına karşı özel tedbirlerimiz var. Belgelerin ısı ve nem değerlerini ideal ortamda tutmak için özel tedbirlerimiz var, arşiv belgelerinin korunması için tüm tedbirler alınmış durumda."
HER BİR BELGE SOY ARAŞTIRMASI İÇİN POTANSİYEL
Arşivdeki soy-kütük araştırması hakkında da bilgi veren Ekici, "Bizdeki belgelerin tasnif dediğimiz erişim sistemi konu bazlı değil. Belgelerin oluştuğu döneme ve kaleme göre tasnif edilmesi esası belirlendi. Dolayısıyla buradan soy kütüğümüzle araştırma yapabilmemiz için bir profesyonellik gerekmektedir. Belgelerimizin büyük bir çoğunluğu Osmanlıca. Bu merkezde Osmanlıca bilmek önemli bir araç. Bunlar olduktan sonra soy kütüğüyle ilgili araştırma yapmak için birinci basamağımız İçişleri Bakanlığı Nüfus İdaresi'ndeki kayıtlar olmalı. Bundan sonra buradaki kayıtlarda gidebildiğimiz kadar geriye giderek oradaki kayıtlar ile Osmanlı dönemindeki kayıtları arasında bir bağ kurmak gerekiyor. Tabi bu bağ kurulurken nüfus defterleri var elimizde. 2. Mahmut döneminde yapılmış ilk nüfus sayımı sonuçları. Bunlardan faydalanılabilir. Her bir belge soy araştırmasında bir potansiyeldir" dedi.
TÜM ARAŞTIRMACILARA AÇIK BİR KAPI
Araştırma yapmak isteyen kişilerin arşive gelerek kısa bir işlemden sonra aldıkları kimlik kartıyla belge taraması yapabildiğinin altını çizen Ekici, "Külliyede bulunan araştırma salonlarında belgeler hakkında araştırma yapabilmek için küçük bir bürokratik işlemimiz var. Kimlik kartı 10 dakikalık bir işlemden sonra araştırmacımıza veriliyor. Daha sonra salonumuza gidip tüm belgelere erişebiliyorlar. İstedikleri belgelerin görüntüleri de elektronik ortamda kayıt edilerek kendilerine veriliyor. Burada bir sınırlama da yok. İstedikleri kadar görüntü alabiliyorlar" şeklinde konuştu.
2 ABDÜLHAMİT'İN EL CÜZDANI
Halep'e dair belgeleri bir yayın haline getirdiklerini dile getiren Devlet Arşivleri Başkanlığı Dış İlişkiler ve Tanıtım Dairesi Başkanı Cevat Ekici geçtiğimiz günlerde muhalifler tarafından ele geçirilen Halep ile ilgili şunları aktardı: "Halep bildiğimiz gibi 1516 yılında Osmanlı Devleti yönetimi altına girmiştir. Bundan sonra 20. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır. Dolayısıyla elimizde binlerce, onbinlerce Halep'le ilgili belge var. Bunların içinde kamuoyunda paylaştığımız belgeler de var. Örneğin ilk belgemiz 1516 yılına ait Yavuz Sultan Selim'in Halep'te yazdığı bir hüküm. Öte yandan bölgede Osmanlı Devleti'nin başarılı yönetimine dair belgeler de var. Farklı inançlara sahip kişiler hakkında alınmış kararların olduğu belgeler de elimizde mevcut."
HALEP'İN 488 YILLIK ÖZEL DEFTERİ
Arşivde Osmanlı Devleti'nin bir vilayeti olan Halep'in fethinin ardından 1536 yılında bölge hakkında ayrıntılı bilgilerin tutulduğu bir defter de SABAH ekibine gösterildi. 850 sayfalık defterde askerlik ve vergiye esas kayıtlar bulunuyor. "Siyakat" denilen şifreli yazı tarzıyla maliyenin hazırladığı defter, döneminde de çok az kişinin dokunduğu ve okuduğu bir belge niteliğini taşıyor.
İŞTE 2. MAHMUD'UN BERATI
Arşivde depoda bulunan tarihi belgeler ve objelere zarar vermemek adına eldiven kullanılıyor. Öte yandan SABAH'a özel, Sultan 2. Mahmud'a ait bir berat gösterildi. Şam'da bulunan Emeviye Camisi'nde mütevelli değişimine ilişkin alınan kararın bulunduğu belge oldukça süslemeli işlemeleriyle dikkat çekiyor. Berat'ın bir diğer özelliği ise padişaha ait el yazısını içinde bulunduruyor olması.