36 yaşındaki Sarah Lessner, bir sabah aynanın karşısında durduğunda, taşıdığı kiloların artık sadece bedenini değil, hayatını da zorladığını hissetti. Vücudu uzun süredir uyarı veriyordu; fakat asıl kırılma noktası, zihninden geçen tek bir soruyla geldi: "Değişmek için daha neyi bekliyorum?" Bu sorgulama, onun yaşamında köklü bir dönüşümün kapısını araladı.
İşte 61 kilo vererek büyük bir dönüşüm yaşayan Sarah'ın bu süreçte benimsediği ve başarısının arkasındaki 3 temel kural…
ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ KİLOLUYDU
Sarah, çocukluk yıllarından itibaren kilosuyla dikkat çektiğini ancak sağlık açısından ciddi bir sorun yaşamadığını söylüyor. "Hiçbir zaman çok zayıf olmadım" diyerek o dönemi özetliyor.
Üniversiteye başladığı dönemde kilosu hızla artan Sarah, son yılında büyük bir kararlılıkla 31 kilo vererek 122 kilodan 91 kiloya düştü. Bu süreci bir süre başarıyla koruyan Sarah, mezuniyet sonrası taşındığında koşuya başlayarak aktif bir yaşam tarzı benimsedi.
2010 yılında bir maratona katılan Sarah, sonrasında yeniden taşındı. Ancak bu dönem, onun için yeni bir sınavın başlangıcı oldu. Eşinin ciddi bir hastalıkla mücadele etmesi ve yaşadığı duygusal yük, Sarah'ı depresyona sürükledi. Bu süreçte yeniden kilo almaya başlayan Sarah, 34 yaşına geldiğinde tartıda gördüğü 159 kiloyla adeta sarsıldı.
KIRILMA NOKTASI BU OLDU
2020'nin başında Sarah, hayatında belirleyici bir eşikten geçtiğini hissetti. Kilosunun artık kontrolden çıktığını fark eden Sarah, bu gidişata dur demesi gerektiğini anladı. Büyük kararlar yerine, küçük ama sürdürülebilir değişikliklerle yeni bir başlangıç yapmaya karar verdi.
Yediği yiyeceklerin hem miktarını hem de sıklığını azaltarak daha dengeli bir beslenme düzeni oluşturmaya başladı. Küçük adımlarla attığı bu değişiklikler, zaman içinde büyük bir dönüşümün temelini oluşturdu.
DOKTORUN UYARISI: YA DEĞİŞ YA İLAÇ KULLAN
Nisan 2021'de diş hekimi randevusuna giden Sarah'ın tansiyonunun yüksek olduğu tespit edildi. Dişçi koltuğunda yaşadığı kaygı nedeniyle tansiyonunun yükselmesi onun için yeni bir durum değildi. Ancak bu kez işlem öncesinde doktor onayı istenmesi, durumun ciddiyetini ortaya koydu.
Kan testlerinin ardından doktorundan gelen mesaj netti. Nazik ama kararlı bir dille yapılan uyarıda, kilo vermediği takdirde ilerleyen yıllarda düzenli ilaç kullanmak zorunda kalacağı söylendi. Bu sözler, Sarah için bir dönüm noktası oldu; artık değişimin kaçınılmaz olduğunu biliyordu.
EŞİYLE BİRLİKTE KARAR VERDİLER
Bu dönemde eşi de yetişkin başlangıçlı tip 1 diyabet teşhisi aldı. Farklı sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olsalar da, ikisi de beslenme ve yaşam tarzlarını köklü biçimde değiştirmeleri gerektiği konusunda hemfikirdi. Verdikleri ortak karar netti: Artık işi ciddiye alma zamanı gelmişti ve bu yoldan geri dönmediler.
KATI DİYETLER YAPMADI
Sarah, sert ve sürdürülemez diyetler yerine makro besin takibini tercih etti. Bu yaklaşımın kendisi için daha uygulanabilir olduğunu belirten Sarah, "Kısıtlayıcı değil, bu yüzden bana iyi geliyor. Aslında her yiyecek beslenme düzenine dahil edilebilir, önemli olan doğru dengeyi kurmak" sözleriyle süreci özetliyor.
Başlangıçta yalnızca kalori takibine odaklanan Sarah, zamanla besinlerin kalitesini de öncelik haline getirdi. Protein ağırlıklı tercihler yaparak daha dengeli ve sürdürülebilir bir beslenme düzeni oluşturdu.
EGZERSİZLE GELEN DEĞİŞİM
Başlangıçta yalnızca hafif egzersizlerle ilerlemeye karar verdi. Düzenli yürüyüşler yaptı ve internetten yoga videoları izleyerek hareket etmeye çalıştı. Ancak ilk odak noktası beslenme düzenini iyileştirmekti.
Birkaç ay sonra, evine yakın bir spor salonuna katıldı. Orada HIIT (yüksek yoğunluklu interval antrenman), ağırlık çalışmaları ve yoga derslerine girmeye başladı. Başlangıçta göz korkutucu olsa da, zamanla kendisini destekleyen bir topluluk buldu.
"HİÇBİR YİYECEK KÖTÜ DEĞİLDİR."
Uzun süre boyunca "son bir kez" sağlıksız yemek yiyip, ardından tamamen sağlıklı beslenmeye çalıştığını fark etti. Bu tür "ya hep ya hiç" düşüncesinden kurtulması gerekiyordu. Dengeli ve sağlıklı bir ilişki kurarak yiyecekleri düşman olarak görmekten vazgeçti.
"KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLER BÜYÜK ETKİ YARATIR."
"Kanepeden kalkıp kendimi zorla spora göndermek istemedim," diyor. Aynı şekilde, birdenbire düşük kalorili beslenmeye geçmek de onun için sürdürülebilir değildi. Küçük adımlarla başlamak ve zamanla değişiklikleri artırmak, başarıya ulaşmasında kilit nokta oldu.
"DİNLENMEK ÖNEMLİDİR."
Yemek konusundaki "ya hep ya hiç" düşüncesini bırakırken, egzersiz konusunda da aynı şeyi yapması gerektiğini fark etti. Dinlenmenin sağlık ve toparlanma açısından kritik olduğunu öğrendi. Kendine aşırı baskı yapmak yerine, sürdürülebilir bir sistem kurdu.
İki yıl içinde toplamda 61 kilo veren Sarah, bugün çok daha sağlıklı ve mutlu. "Aşırı kilolu olmanın bana ne kadar zarar verdiğini fark etmemiştim," diyor. "Kilo yavaş yavaş alınıyor, kendini kötü hissetmeye alışıyorsun ve bunun yaşlanmanın bir parçası olduğunu düşünüyorsun. Ama gerçekte, formda olmak ve kilo vermek günlük hayatı çok daha kolay ve keyifli hale getiriyor."