Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

CHP manifestosunun anlamı

Türkiye'de büyük bir değişim olduğunu, bu değişimin ekonomiden Kürt barışına kadar yayıldığını görmemek olanaksız. O kadar güçlü bir değişimden söz ediyoruz ki, sonunda, Kürt barışı konusunda tavır alamayan, aldığı zaman da olumsuz bir tutum içine giren CHP bile, tıpkı 1958'deki CHP'nin yayınladığı İlk Hedefler Beyannamesi'ne benzer bir açıklama yaptı.

***

Bu açıklamayı iki açıdan görmek gerekir. Birincisi, geçenlerde önemli bir aydın grubu başka bir açıklama yapmış ve Türkiye'nin daha da demokratikleşmesi için bir çağrıda bulunmuştu. O aydın grubunun son tahlilde CHP'yle ilişkili olduğunu, CHP'nin "yenilikçi/sol" denen kanadıyla yakın durduğunu görmemek olanaksız. Yaptıkları açıklamada yer alan bazı hususlar da son derecede önemliydi ve gerçekten daha demokratik bir Türkiye için gerekli olan noktaları gösteriyordu. Eğer Kürt barışının gelip geçici bir şey olmadığını, kalıcı, yerleşik bir yapıyla bütünleşmesi gerektiğini düşünüyorsak o ilkeleri uygulamaya koymak şart.
CHP'nin bu günkü hamlesi ilk bakışta o çıkışla bütünleşiyor. Kılıçdaroğlu o ilkelerin bazılarını benimsemiş görünüyor yaptığı açıklamada. Peki bu ne anlama geliyor? Acaba bu yaklaşımla Kılıçdaroğlu parti içindeki sağ/ulusalcı kanadı bertaraf etmeye ve öteki tarafla ittifak kurnaya hazır olduğunu mu göstermek istiyor?
***

Bir ihtimaldir, sözü edilebilir. Ne var ki, biraz daha derinlemesine bakınca ve biraz da Kılıçdaroğlu'nun bu güne kadarki tutumu neticesinde yoğurdu üfleyince bunun da bir "taktik" olduğunu düşünmemek için bir neden yok. Herhangi bir tarafı tercih etmiyor, parti içindeki yarılmada hâlâ bir taraf olmuyor Kılıçdaroğlu fakat herkesin üzerinde iyi kötü uzlaşabileceği bir "ortak demokratikleşme zemini" kuruyor. Bununla, tam tersine, çatışmayı bir süreliğine dondurmayı umuyor muhtemelen.
Yanlış bir taktik değil. Hele "milletvekillerini liderler değil halk seçsin, nevruz resmi bayram ilan edilmelidir, üretim ve yaratıcılık eşitlikçi ve demokratik bir anlayışla desteklenmelidir" gibi tam manasıyla demagojik kalabilecek bazı unsurların içinde yer aldığı bir metin hakkında böyle bir yorum yapılabilir.
Metnin "toplumsal yaşamın bütün alanlarında tüm yurttaşlara fırsat ve olanak eşitliği sağlanmalıdır" gibi bazı maddeleri ise "Bülent Ecevit CHP'si söylemidir" ve bir önemli özellik içerir: doğrudur bunlar fakat fazlasıyla doğrudur. O zaman da işe yaramaz. Çünkü sınıflar üstü, siyaset üstü bir kutsallık doğrusu ifade eder. 1973 Bildirgesinden beri bu tutum CHP'ye hâkim bir tutumdur ve bugünkü zafiyetin önemli nedenlerinden biri, galiba da başlıcasıdır.
***

Bu bakımdan manifestonun diğer bildirgenin önünü kesmeye çalıştığını söylemek mümkün. Genellemeci her metin eksiktir ve siyasal arenada işlevsizdir. Kılıçdaroğlu'nun apar topar bu metne sarılmasının nedeni de böylece ortaya çıkıyor, her ne kadar Sezgin Tanrıkulu'nun bir süredir böyle bir metin üstünde çalıştığı kamuoyuna yansımış olsa bile.
Gene de bunları bir yana bırakıp bakınca bu manifestoda, ama özellikle bir önceki aydınlar bildirgesinde yer alan hususların uygulanması gerekiyor. Türkiye büyük dönüşümünü somutlaştıracaksa demokrasisinin sınırlarını genişletmek zorundadır. Başka yolu yok!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA