Duyduğumuz, gördüğümüz her yeniliğin peşinden gidiyoruz. Nerede en pratik olanı, en hızlı ve kesin sonuç vereni var; hop uygulamaya geçiyoruz. Bir de bu sosyal medya yok mu, adamı yoldan çıkarıyor. Şimdilerde yeni bir spor akımı patlak verdi. Biz onu Fit in Time diye tanıdık ama X Body diye nam saldı. Olay kısaca şu: 20 dakika içerisinde elektriksel kas uyarımı ile vücudu biçimlendiriyorsunuz. Ee yaz geldi, herkes bu elektrotlarla kafayı bozdu; hemen düşelim peşine... Şimdi o spor salonlarının şehveti ne olacak? Saatlerce ter döküp vaktimizi koşu bantlarında harcadık da hata mı ettik? Yok yok, her şey hızlandı ya; biz de ayak uyduruyoruz, kısa sürede yağ yakıp inceliyoruz...
ORKUN TALK SHOW YAPSIN
Ben de ekrana küsenlerdenim; evdeki televizyon adeta dekor, hiçbir işlevi yok. Elimizdeki akıllı telefonların içinde boğulacağız her birimiz. Neden mi? Hep aynı formatlar, aynı ünlüler; adeta ekranı parsellemişler. Ergen dönemimde zaping yaparken kim varsa, hâlâ onlar televizyonda! Koca bir isyan bayrağı açacağım a be dostlar! Bırakın gençler devralsın şu televizyon işlerini... Neyse gelelim asıl mevzumuza... Tam da bu durumdan şikayet ederken önüme bir YouTube fenomeni düştü. Adı Orkun Işıtmak. Ona YouTube'un Cem Yılmaz'ı diyorlar. 20 yaşında 1 milyonu aşan takipçisi var. 'Çok iddialıymış' deyip beşer dakikalık videolarının içine gömüldüm; bakalım bu namı hak ediyor mu diye. Orkun Işıtmak, en son geçtiğimiz hafta düzenlenen moda haftasındaki bir defilenin backstage'ine girmiş, hatta podyuma da çıkmış. Videosunun adı 'Manken oldum.' İnce esprileri, samimi ve dinamik tutumu ile yüzümü fazlasıyla güldürdü. Ardından 'Ferhat Göçer ile Düştüm Ben Yollara' videosunu izledim. Koltuk sohbetleri ismini verdiği videosunda; ünlü isimlerle otomobilinde sohbet ediyor, sorulmamışı soruyor ve klişeleri tepetaklak ediyor. Ferhat Göçer de Orkun'un enerjisine kendini öyle bir emanet etmiş ki; tekdüze programlardaki kalıplaşmış tutumundan eser yoktu. Buradan Acun Ilıcalı'ya sesleniyorum; Orkun'a bir talk show programı yapmalısın acilen.
YAZ BEKARLARI SEZONU AÇIYOR
Bir de yeni bir grup evli erkek modeli ile tanıştım; vay halinize kızlar! 'Yaz geliyor Mert, benim aylar! Hanımı yazlığa yollarım; çoluk çocuk. Onları; Bodrum-Çeşme hattında deniz-kum-güneş üçlüsüne teslim eder, ben de İstanbul gecelerinde akarım.' Evet, yaz bekarlarının sezonu açılıyor; az kaldı. Peki yaz bekarları ne yapar, ne eder? Parmaktaki yüzükler çıkar, başucundaki çekmeceye konur. Şehrin popüler mekanlarına sıra ile rezervasyon yapılır. Yedek telefonlar ortaya çıkar; o hattan sadece flört edilir. Instagram, Tinder gibi aplikasyonlara göz atılır. Akşam gidilen mekanlarda göz ucuyla mekana gelen kadınlar süzülür. Çok geç saatlere kadar sokakta kalınmaz. Bu yaz bekarlarının bir de suç ortakları vardır; kendileri gibi yaz bekarları. Tehlike anında 'Toplantıdayız Mehmet Bey'le' diyebilmek için gereklidir bu suç ortağı.
Şimdi bu satırları okuyan kadınlarımız; 'Aşkım bu yaz ben şehirde kalıyorum, hiçbir yere gitmiyorum' diyecekler. Gitmeyin tabii, bırakmayın kocanızı buralarda. Çünkü sizin gitmeniz demek, onların bekarlıklarını ilan edip İstanbul gecelerine akması demek. Peki yaz bekarları rağbet görüyor mu? Evet, fazlasıyla görüyormuş. Neden mi? Orasını da siz düşünün.
