|
|
Tekstilin ana sorunları
TÜRKİYE ekonomisinin lokomotif sektörü olarak değerlendirilen tekstil ve hazır giyim sektörü, 1997 yılında uzak doğuda başlayıp 1998 Ağustos ayında Rusya'ya sıçrayan global krizden etkilendi.
Gelişi güzel ve bilinçsiz yapılan yatırımlar özellikle 1995 yılı sonrası, Gümrük Birliği'nin getireceği faydalar- beklentiler dikkate alınarak verilen devlet yatırım teşviklerinin çarpıklığı sonucunda bu sektörde (iplik sektörü başta olmak üzere) kapasite fazlalığına yol açtı.
Yatırımların büyük çoğunluğunun yüksek faizli ve kısa vadeli borçlanma araçları kullanılarak yapılması işletmelerin zaten kötü durumdaki mali yapılarını daha da kötüleştirdi.
Türk tekstil endüstrisinin temeldeki en büyük sorunu araştırma-geliştirme (ArGe) eksikliği olarak biliniyor.
Tekstil makinelerinin büyük oranda gelişmiş ülkeler tarafından üretiliyor olması ve tekstil üretiminde teknolojinin her geçen gün yenilenerek üretim maliyeti içinde işçilik maliyetlerinin düşüyor olması ve miktar kısıtlamaları avantajının da etkisiyle gelişmiş ülkelerin ciddi boyutlarda tekstil makinesi üretimi ve ihracatı devam ediyor.
Türkiye'de işgücü verimliliği de düşük. Örneğin, işçilik ücretleri 10 dolar/saat olan ABD, işçilik ücretleri 2,5 dolar/saat olan Türkiye'den daha ucuza open-end iplik üretebiliyor.
Toplam tekstil ürünleri ihracatımızın 2/3'ü tekstil makineleri ithalatı olarak döviz olarak yurt dışına geri ödeniyor.
Bürokratik mevzuatın ağırlığı, hukuki altyapı eksikliği, fikri mülkiyet haklarının korunmasındaki hukuki boşluk var.
Tekstil ve konfeksiyon sanayileri arasında gerekli sinerji yok.
Kayıt dışı ekonominin büyük.
ArGe eksikliği nedeniyle üniversite sanayi meslek kuruluşlan arasındaki diyalog zayıf. Uluslararası ArGe fonlarından yararlanılamıyor.
Sektörle ilgili veri tabanı eksikliği.
|