|
|
20 yılda en büyük birikim 'tecrübe' oldu
ECİD Başkanı ve Profilo Holding CEO'su Göksen Körezlioğlu, 20 yıl önceki TV'lere 'sandık' benzetmesi yaparak sektörü SABAH'a anlattı.
1980'LERİN ortası ve 1990'lı yıllar Türk televizyon sanayi için çok önemli. Bu dönemde televizyonlarımız renklenirken, yerli sermaye de büyük bir hareket içine girdi. Özellikle 1990'lı yıllardan sonra ihracatta yaşanan gelişme Türkiye'yi Avrupa'nın televizyon üssü haline getirdi. İşte o dönemi ve sektörde yaşanan gelişmeleri Profilo Holding CEO'su ve Elektronik Cihaz İmalatçıları Derneği (ECİD) Başkanı Göksen Körezlioğlu SABAH'a anlatı:
TÜP FABRİKASI 1980'lerin ortasına dönüp baktığınızda, sektörünüze ilişkinıl fotoğraf geliyor gözünüzün önüne? Öncelikle şunu söylemek lazım 1980'lerin ortasına döndüğümüzde öncelikle siyah-beyaz TV'yi görüyoruz. Tamamiyle lambalı dediğimiz bir teknoloji , sonrasında hibrid teknolojiler sonlara doğru analog teknolojiler. Tüm TV'lerin ahşap kozmetikler içinde olduğunu görüyoruz. Kozmetik diyorum kibar olsun diye, bugünle mukayse edersek o zamankilere sandık demek daha doğru. Ve de tabii ki teknolojinin arkasında da sadece Japonları görüyoruz. Ürün o günler icin önemli olduğundan satın almak icin fabrikalara gelip, muhasebeye parayı yatırıp, fabrika kapısında malın banttan çıkmasını beklerdi tüketici. Pazarlama , nakliye , reklam nerdeyse yok idi. Son derece talihsiz bir dönem var Türk Tv sanayiinin geçmişinde. Çok önemli bir yatırıma imza atılmış o dönemde , TV üreticileri ortaklaşa birsiyah-beyaztüpü fabrikası kurmaya karar vermişler, tam herşey hazırlanıp üretime geçme aşamasında , zamanın hükümeti renkli TV ve renkli resim tüpü ithalini serbest bırakmış ve ne yazık ki bu fabrika üretime başlamadan kapanmış. Bence fotoğrafın en önemli karesi bu. O zaman bu yatırım renkli resim tüpü üzerine yapılmış olsa idi veya hiç olmazsa birkaç yıl üretim yapabilmiş olsa idi bugün birçok şey farklı o l a b i l i r d i sektör için.
Sektörün son 20 yılının sizde biriktirdikleri nelerdir? Tek kelime ile tabii ki"tecrübe" diyeceğim ama daha da açmak gerekirse şunu öğrendik; sektör itibariyle cirosu çok yüksek ama kar marjı çok sınırlı ve oldukça zor bir konu. Sürekli yatırım içinde olmak gerek. Bir projeye başladıktan 8 ay sonra ürün pazara girebilir hale geliyor, bu süre içinde teknolojik ortamda meydana gelen degişiklere karşı devamlı risk altındasınız. Hele 1990'ların Türkiye'si gibi yüksek enflasyon ortamı, çok değişken kur hareketleri ve ekonomik kriz dönemleri içindeyseniz, sinai faaliyetten elde ettiğiniz bir yıllıkverimlilik bir anda yok olup gidebilir veya sinai faaliyetten elde ettiğiniz bir yıllık gelirin birkaç katınıç günde finansal gelişimlerle sağlayabilirdiniz. Özellikle ülkemizde sanayicilik ve bu ortamda da yöneticilik yapmak gerçekten çok çok zor ve yıpratıcı bir konu. Tabii ki bu tecrübe birikirken de ömürler gelip geçiyor.
YAVAŞLAMA OLMAZ Bu 20 yılda katedilen aşama, önümüzdeki 20 yıl için aynı hızda mı sürer, yoksa yavaşlar mı? Ben şahsen yavaşlama olacağını pek sanmıyorum. Tam aksine daha hızlı gelişecek. Çünkü artık dijital teknolojiye geçtik, yazılım kökenli ürünler çok daha fazla yaşamımıza girdi. Hal böyle olunca değişim süreçleri çok çok daha hızlandı. Bu önümüzdeki 20 yıl daha devam eder mi, buna birşey diyemiyeceğim. Ama görünen o ki elektronik, önümüzdeki yıllarda günlük yaşamımızın çok çok daha içine girecek.
|