Bugün size klinik psikolog ve oyun terapisti Mehmet Teber'den öğrendiğim bir durumdan bahsedeceğim. Sonrasında kendisiyle yaptığım röportajı okumanızı tavsiye ederim. Önemli bir durum, üzerinde uzunca düşünmeye değer. Çünkü şu an ebeveyn olan herkesi ilgilendiriyor. Belki de çocuğumuzu büyütürken bizi aşırı yoran, doğrusunun ne olduğuna asla karar veremediğimiz bir kördüğümün çözümlenmesi gibi...
1960'lı yıllarda psikolog Diana Baumrind, bir çalışma yapar ve üç çeşit ebeveyn olduğunu söyler. Bu bizim dilimize ebeveynlik tutumları olarak çevrilir. Bunlar; "permissive parents" aşırı izin veren/hoşgörülü ebeveyn), "authoriterian parents" otoriter ebeveyn ve "authoritative parents" demokratik ebeveyn şeklinde tercüme edilir. Teber'e göre, üçüncüsü yani demokratik ebeveyn yanlış bir çeviridir. Bütün sorun da burada başlar, ismi demokratik olunca çocuklara sürekli fikrinin sorulduğu, onun fikri ile yetişkinin fikrinin eşit sayıldığı bir ebeveynlik anlaşılmış ve yıllardır böyle anlatılmış. Demokrat olma adına ebeveyn de, çocuğun kıyafeti, okulu, kursu, akraba ziyaretine gitme, tatile nereye gidileceği gibi bütün konuları çocuğa sorup, istenilen cevap alınmayınca da çocuğu ikna süreci başlıyor. Bu da aileyi yıpratıyor.
Peki, doğrusu ne olmalıydı? Yıllardır demokrat olma adına her şeyi çocuğumuza sorarken hata mı yaptık? İkna süreci anne babayı yıprattı, olması gereken ne olmalı? Bu 60 yıllık 'hatayı' klinik psikolog Mehmet Teber ile konuştuk.
- Bu durumu okuyucularımız için de anlatabilir misiniz?
Ebeveynlik tutumları olarak bildiğimiz çeşitli kategori sistemleri vardır. Ebeveynleri yaklaşımına göre kategorize edip ebeveynlerin içgörü edinmesini sağlar. Araştırmalarda ise ebeveynlik tutumlarının çocuklar üzerindeki etkisi incelenir. 1960'lı yıllarda ilk tasnifler yapılıyor. İlk başta üç kategori olarak belirliyor Diana Baumrind. Aşırı izin verici/müsahamakar ebeveyn, otoriter/katı ebeveyn ve yetkin ebeveyn. Yetkin kelimesi 1960'lı yıllarda tam kullanılmadığından olsa gerek Authoritative kelimesi demokratik olarak dilimize çevriliyor. Hala da böyle kullanılır.
Yanlış çeviri birçok yanlışlığa da kapı açmıştır. Çünkü yetkin çok farklı demokratik çok farklı bir kelime.
- Peki, demokrat ebeveyn olarak çevrilen tabir, nasıl anlaşılmış? Sanırım bu çeviriden yola çıkan psikolog, pedagoglar da kendi danışanlarına bu şekilde hizmet verdiler. Bu durum, bir neslin yanlış büyümesine mi sebep oldu?
- Demokrasiyi siyaset ve yönetim biçimlerinden biliriz biz. Demokraside herkesin oyu eşittir. Kelime böyle olunca bu sefer sanki demokratik ebeveynlik her zaman, her aşamada çocuğun fikri alınmalı, onun fikrine göre hareket edilmeli anlayışı doğurmuştur. Her mesele oturup çocukla konuşulmalı ve onun isteğine göre karar verilmelidir şeklinde anlaşılmıştır. Çocuklar genelde seçim yaparken doğru olana değil daha çok haz verene odaklanırlar. Bu nedenle ebeveynleri onlar adına doğrulara karar verir. Yetkin ebeveynlik ise çocuğun nerede fikrini alıp nerede alınmayacağını bilen bir ebeveyndir aslında. Çocuğu görür, isteklerine duyarlıdır ama sınır koyacağı yerleri de iyi bilir. Demokratik çeviri olunca kıyafeti, ayakkabısı, hangi okula gideceği, komşu ziyareti olup olmayacağı hep çocuğa sorulmaya başlamıştır. Çocuk beklenen şekilde davranmayınca da aşırı ikna çabası ile çocuk karşısında zor durumda olan ebeveyn çıkmıştır. Bu çeviri hatası bir dönem uzmanlarının ve ebeveynlerinin aklını epey karıştırmıştır.
- Günümüzde birçok ebeveyn demokrat olmak adına, evet her şeyi çocuğuna soruyor. Bu yıpratıcı bir sürece de dönüşüyor çoğu zaman. Peki, doğrusu ne olmalı?
-Çocuklara ara ara küçük seçimler sunmak güzeldir. İki kıyafet arasında seçim gibi mesela. Ama okul seçimini çocuğa bırakamayız. Televizyon başında ne kadar kalacağını, bir akraba düğününe gidip gidilmeyeceğini ona sormayız. Burada kararı biz veririz çocuk da ona uyar. Bir gün olur mont giymek gerekir o zaman çocuk bu kıyafet için yeri geldiğinde zorlanabilir. Eşit oy, eşit fikir anlayışı çocuk eğitiminde doğru değil. Çünkü çocuk reşit ve doğru karar alabilecek yaşta değil henüz.
İKNA ETMEK ANNE-BABAYI YORUYOR
- Aşırı ikna edilmiş çocuk açıklamanız var. Biz ebeveynler neredeyse her adımda çocuklarımızı ikna etmeye çalışıyoruz. Bu doğru bir ebeveynlik tarzı mı?
Aslında yetkin ebeveyn her zaman çocuğun fikrini almaz ama her zaman çocuğa bilgi verir. Çocuğa gerekçe sunar ama her seferinde ikna olması beklemez. Çocuk için önemli kararlar çocuğa bırakılmaz çünkü. Çocuk yeri geldiğinde bazen sürüklenir ve itelenir. Çocuk istemez ama biz ona aşı yaptırırız, o reddeder ama biz ona şurup içiririz. Yani ikna etmek yerine bazen çocuğu ittirmek, bazen de çekmek gerekir. Bunu yaparken katı kızgın yerine şefkatli ve kararlı tutum takınmak gerekir tabi ki. Aşırı konuşmak, her şeyi çocuğa ikna ile yaptırmak doğru değil. Bu şekilde büyüyen çocuk gerçek hayata çıktığında çok zorlanır. Okula gitmek, ödev yapmak, ekranı bırakmak, spora gitmek, yemek ve uyumak için onu ikna etmek gerekir ki bu da ebeveyni çok yorar.