Günlerden cumartesi ve dümende yine okurlarımız var...
Televizyon izleyicilerinin ortak şikayeti, dizi sürelerinin çok uzun olması. Bir diziyi takip etmek için, özet ve reklam kuşakları ile birlikte her akşam en az üç saatinizi ekran karşısında geçirmek zorundasınız. Başta oyuncular olmak üzere sektör çalışanları da uzun dizi sürelerinden şikayetçi.
İsminin gizli tutulmasını isteyen bir okurumuz ise şikayet ve önerilerini şöyle sıralamış: "Merhaba Yüksel Bey, öncelikle sizi çok severek takıp ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Dizi sektörü için dikkatimi çeken bir konuyu paylaşmak istiyorum. Malumunuz; çalışanlar, yayınların uzun süreli olması nedeniyle dizilerdeki olumsuz çalışma koşullarından yakınıyor. İzleyiciler ise belli bir süre sonra öykülerin çıkmaza girmesinden, karakterlerin ölüp ölüp dirilmesinden... Aynı zamanda bir sürü projenin yayından kalkması da işin başka bir boyutu. Peki şöyle bir şey olsa; dizi saatleri kısalsa, hem öyküler kıvamında ilerleyip kendi içinde bocalamasa, hem set saatleri düzenlenmiş olsa, hem de mevcut saate göre kalan zamanda ziyan olan onlarca proje de yayın hayatına devam etse...
Ayrıca tiryaki izleyiciler aynı sürede birden fazla dizi izleyerek takip alanını daha da genişletse...
Böylece herkes ekmeğini gönül rahatlığıyla yese...
Herkes mutlu olsa, olmaz mı?"
YAZAR NOTU:
Okurumuzun dileklerine katılmamak elde değil.
Ancak daha önce de bu sütunlarda dile getirdiğim gibi; 'sektör dinamikleri' bunu engelliyor. Bir dizinin bölüm maliyetini karşılayabilmek adına o bölümün içine en az dört kuşak reklam alınması gerekiyor. RTÜK, her 20 dakikada bir kuşağa izin verdiği için bu durumda bir dizinin en az 80-83 dakika olması zaruri. Aslında çözüm basit de kimsenin işine gelmiyor.
Reklamların tarife fiyatlarını artırıp dört kuşaklık parayı bir kuşakta tahsil etmek ve izleyeni üç kuşak reklam eziyetinden kurtarıp diziyi de 40 dakikaya indirmek mümkün. Ama nerede bizde o uzlaşma ve fedakarlık...
