İstanbul'u aratmayan yoğun bir trafik var.
Her yerde çok müşteri, az personel var.
Denize hiç giremeyen, bütün gün çocukların peşinde koştururken güneşin altında kavrulan dadılar var. (Özellikle Filipinliler)
Sahil kenarını kendi yeşil bahçeleri sanan ve avaz avaz bağırarak konuşan kadınlar ve erkekler var.
Akşam olduğunda, güneş battığında aramaya ve aranmaya çıkanlar var.
BİR KUTU KOLA 10 LİRA!
Dünya güzeli turist kızları taciz etmek için her yerde peşlerine düşen bol briyantinli magandalar var.
Gece eğlencelerinin gece yarısından sonra başlama sorunsalı var.
Her türlü markanın mutlaka bir çakması var.
Türkbükü'nde akıl almaz bir pahalılık var.
Bir kutu kolayı 10 liraya içmek var.
Kuum Otel'in kapısında İstinye Park'taki gibi bir manzara var. (Arabalar...
Arabalar...)
Akşam yemeğinde adam başı 500 lira hesap ödeme olasılığı var.
Panpişlerden ve ikoncanlardan bolca var.
Barlar sokağındaki mekanlarda bar taburelerine tek başlarına tünemiş, beklentide olan kadınlar var.
Her mekanda insan sayısından daha az sandalye var.
Bodrum'un bir ucundan diğer ucuna 10 dakika gibi kısa bir zaman diliminde yayılan yaz dedikoduları var.
Türkbükü'nde kesif bir kızartma yağı kokusu var.
Hayallerini şu bir ay içinde kazanacağı paraya bağlamış esnaf ve çok sayıda garson var.
