Bu sıcakta, kapalı stüdyolarda uzun programlar yapanların vay haline... Cumartesi gecesi konuk jüri olarak yer aldığım TRT 1'in Yıldızım Sensin programında, tam 5 saat boyunca o cefayı çekince, yazın program yapmak zorunda kalan meslektaşlarım adına derin üzüntü ve endişe duydum.
İkitelli'de, sonradan stüdyo haline getirilmeye çalışılan bir hangarın ilkel teknolojisinde, sözde havalandırma borularının üzerinden atlayarak girdiğimiz stüdyoda saz ekibi, yarışmacılar, sunucu, jüri ve seyirciler olmak üzere toplam 200-250 kişi 45 derecede hayatta kalma mücadelesi verdik. Öyle ki, bir ara yanımda bulunan sevgili ağabeyim Selami Şahin'in likit hale geçerek, evine tankerle götürüleceğinden endişe ettim.
Burada edindiğim engin tecrübeden yola çıkarak yaz sıcağında stüdyo programına çağrılan konuklara tavsiyeler vermek farz oldu:
1- Asla ara renkler giymeyin. Bu aralar ekranda terden renk değiştiren gömlek modası var. 'Siyah giyme toz olur, beyaz giyme söz olur' türküsüne bakmayın. Beyaz ya da siyah giyenin yaz ekranında anası ağlamaz. Koltuk altları da...
2- Yanınızda küçük bir sapan bulundurmayı ihmal etmeyin. Beyninizde boza pişiren spotları reklam aralarında çaktırmadan vurmaya çalışın.
3- Yanınızda yedek olarak iki kostüm daha bulundurun. Yetmezse bornozla oturun. O da olmadı, balık adam giysisi giyin.
4- Soğuk esprileri ile ünlü Selami Şahin ya da Ömür Göksel ile birlikte programlara konuk olmaya çalışın. (Ben öyle yaptım, A sınıfı klima tadındaki Selami Ağabey sayesinde jüri koltuğunda püfür püfür oturdum.)
5- Yanınızda en az iki vantilatör, üç yelpaze, ayaklarınızı daldırmak için buzlu su dolu bir leğen bulundurun. 6- Kıyafet sponsorlarınız arasında mutlaka bir havlu firması bulunsun.
7- Makyöze asla göz kalemi, rimel sürdürmeyin. Tabii palyaçoların ya da pandaların yarıştığı bir programa katılmayacaksanız... Çünkü görüyorum ki stüdyo sıcağına dayanıklı, akmayan bir kozmetik ürünü henüz icat edilmemiş!
