CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ilgilenmesi gereken bunca memleket meselesi varken, Hülya Avşar'ın 'sanatçılığını' tartışmaya açtı.
Hülya'nın sanatçı olup olmadığına tabii ki halkımız karar verir ama onun tartışılmayacak özelliği, kıvrak zekası...
Kılıçdaroğlu'na verdiği cevapta, CHP liderini öyle bir yerinden yakaladı ki, değme siyasetçilere taş çıkarttı. Hülya özetle dedi ki; "Benim sanatçılığımdan şüphem yok. Ama Kılıçdaroğlu'nun liderliği ve politikacılığı tartışılır..."
Sanırım, girdiği her seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu'nun buna söyleyecek sözü kalmamıştır.
Tekrar Hülya'ya dönelim...
Hülya ne yapar? Hiçbir şey yapmadığı günde bile gündeme gelmeyi başarır. Aslında siyaset de 'gündeme gelme yarışı'ndan başka bir şey değil.
Kılıçdaroğlu'nun en büyük politik zaafı da her daim gündemi rakiplerine kaptırması değil mi? O zaman, 'Kılıçdaroğlu'nun politika konusunda Hülya'dan bir şeyler öğrenmeye ihtiyacı var' dersek, abartmış olmayız.
Eğer Kılıçdaroğlu'nun aklı selim danışmanları olsaydı, bu dipsiz kuyuya düşmezdi.
Çok merak ediyorum, ona 'Hülya Avşar'a bulaşma' aklını kim verdi? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na 'İsterse sarayında Hülya'yı da yanına alsın' dedirten şuur kaybına kim sebep oldu? Bu söz hem Cumhurbaşkanlığı makamına, hem kadına saygısızlık değil mi? Bu üslubu, sosyal demokrat geçinen bir lidere yakıştırmak mümkün mü?
Eh, Hülya'nın da eli hiçbir zaman armut toplamaz zaten...
Verir işte böyle cevabını...
