Eski Yeşilçam filmlerinde 'pavyonun' ayrıcalıklı bir yeri vardı. Baş kadın oyuncu ya pavyona düşer(!), ya pavyondan çıkardı. Fox TV'nin yarışması Sesi Çok Güzel de bu nostaljiyi yaşatmak istedi.
Sibel Can, çok güvendiği müzisyen bir arkadaşının ihbarıyla Bursa pavyonlarından birine gitti. O sırada Gülten adlı şarkıcı prova yapıyordu. Karşısında Sibel Can'ı görünce çok şaşırdı. Sibel Can sesini çok beğendiği Gülten'i İstanbul'daki yarışmaya götürmek istediğini söyleyince, Gülten'den şaşırtıcı bir yanıt aldı: "Tabii ki gelirim ama ben de size canlı canlı bir ihbarda bulunmak istiyorum. Aslında burada çalışan sesi çok güzel bir hanım daha var. Onu da dinlemenizi isterim." Sonra mesai arkadaşı Rana'yı (Asıl adı Nur imiş) Sibel Can ile tanıştırdı. Sibel Can da Gülten'in yerine Rana'yı alıp İstanbul'daki yarışmaya götürdü.
Böylesi ancak eski Türk filmlerinde olur değil mi? Pavyon şarkıcısı Gülten, ayağına kadar gelen, bu hayatını değiştirecek teklifi, büyük bir fedakarlıkta bulunarak altın tepsi ile arkadaşına sundu. Çünkü Rana'nın bakmak zorunda olduğu bir annesi ve küçük bir çocuğu var. Umarım ekran başında tüylerimi diken diken eden bu 'insanlık dersi', reyting adına girişilen bir kurmaca değildir. Umarım, pek çoklarının 'Pavyon kadını işte, ne olacak?' diye aşağılamaya meylettiği Gülten, gerçekten de pavyon kapılarından sığmayacak kadar kocaman bir yüreğe sahiptir.
Peki yarışmada ne mi oldu? 'Bergen sesli Rana' çıktı, bir Sezen Aksu parçası söyledi ve seyirciden aldığı 47 puanla yarı finale bile kalamadan elendi. Hem Rana'nın hayalleri soldu, hem de yarışma reytinglerini yükseltecek 'Bir yıldız doğuyor' öyküsünden mahrum kaldı. Seyircinin sürpriz kararının iki nedeni olabilir:
1- İzleyici, haber bültenleri ve diziler sayesinde artık drama doydu. Yarışmacı hikayeleri ne kadar dramatik olsa da, seyirci artık sadece sesle ilgilenecek bir olgunluğa erişti.
2- 'Mizansen'(!) inandırıcı bulunmadı. Kıssadan hisse: Artık ekran başında eski seyirci yok. Herkes ayağını denk alsın!
