1970 ŞOVMENLERİN ÇAĞI OLDU!
1970'ler ise ünlü telekinezi şovmenlerinin çağı oldu. Uri Geller, yaptığı kaşık bükme ve saati durdurma şovları ile hem milyon dolarlar kazandı hem de milyonları telekinezinin mümkün olduğuna ikna eti.
1970 ŞOVMENLERİN ÇAĞI OLDU!
1970'ler ise ünlü telekinezi şovmenlerinin çağı oldu. Uri Geller, yaptığı kaşık bükme ve saati durdurma şovları ile hem milyon dolarlar kazandı hem de milyonları telekinezinin mümkün olduğuna ikna eti.
Oysa Geller'in yaptığı tek şey illüzyonistlerin kullandığı metotları kullanıp insanları kandırmaktı. Geller'in bilimsel testlerden kaçması ve illüzyonistlerin Geller'in şovlarını nasıl yaptığını ifşa etmesine rağmen fanları ona inanmaya devam etti.
Bir başka meşhur şovmen James Hydrick'ti. O, düşünce gücü ile kalemleri oynattığını, kitap sayfalarını çevirebildiğini iddia ediyordu. Ancak bir TV programında kitabın etrafına hafif köpükler koyuldu. Ve Hydrick'ten bu koşullar altında düşünce gücü ile kitabın sayfalarını çevirmesi istendi. Hydrick sayfaları çeviremedi. Böylece bütün şovlarını düşünce gücü yerine aslında sadece üfleyerek yaptığı ortaya çıktı.
28 YILLIK KANDIRMACA
Sonuç olarak 200 yıllık telekinezi iddialarından hiçbiri bilimsel olarak ispatlanamazken, iddiaların neredeyse tamamının illüzyon olduğu anlaşılmıştı. Telekineziyi açıkça deneysel koşullar altında ortaya koyacak biri çıkmayınca, parapsikologlar araştırmalarını başka bir yöne kaydırdılar ve böylelikle mikro-telekinezi üstüne çalışmalar başladı.
1979 YILINDA LABORATUVAR KURULDU
Mikro-telekinezi savunucularına göre, insan zihni, madde üstünde devasa boyutlarda değişimlere yol açamasa da çok küçük ancak istatistiksel olarak fark edilen etkiler oluşturabilir. Bu görüşü ispatlamak amacıyla Robert Jahn, Princeton Üniversitesi'nde 1979 yılında PEAR kısaltması ile bilinen bir laboratuvar kurdu. 28 yıllık bir çalışmanın ardından laboratuvar 2007 yılında kapatıldı. Çoğu kişi bu laboratuvarda elde edilen sonuçların telekineziyi ispatladığı kanaatindedir.
PEAR, Rastgele Sayı Üreteçleri'ni (RSÜ) kullanıyordu. RSÜ'ler, çok sayıda parayı atıp, yazı tura sonuçlarını analiz eden aygıtlar olarak düşünebilir. Genel olarak bu makineler rastgele 0 ya da 1 üretirler. PEAR grubunun yapmaya çalıştığı şeyi ise, bazı gönüllülerin bu makinelerin sonuçlarını zihinleriyle etkilemeye çalışması şeklinde özetleyebiliriz.
Para atışı örneğimize dönersek, normal şartlarda yüksek miktarda parayı havaya atıp yazı ve turaları sayarsak iki grubun da hemen hemen eşit olduğunu görürüz. PEAR ekibi 'para atılan' ortama birkaç gönüllü koyuyor ve gönüllüler zihinleriyle yazı veya tura gelme oranını artırmaya çalışıyordu. PEAR ekibi 28 yıl sonundaki milyonlara yaklaşan deneyden sonra istenilen yönde yüzde 50,02 oranı elde ettiklerini, bunun ise zayıf da olsa telekinetik bir yetenek olduğunu ispatladığını iddia ettiler.