Beş çocuklu ailenin en küçük kızları olan Hacer Dündar, 17 yaşında 'bağırsak kanserine' yakalandı. Dündar, hastalığını öğrenince doktor doktor gezerken 39 kiloya düştü. İlaç tedavisinden bir sonuç alamayan Dündar, yatağa bağımlı oldu ve ailesinin yardımı ile hayatını devam ettirmeye başladı. Talihsiz kız umudunu kaybettiği anda arıcılık ile uğraşan babası kızına şifa aramaya devam etti. Genç kızın babasının tanıştığı ziraat ve arıcılık üzerine akademisyenlik yapan Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu 'Arı sütü' kullanmasını önerdi. Bunun üzerine Dündar, her gün arı sütü içmeye başladı. İki yıl sonra kanseri atlatan Dündar, hastalığının ardından baba mesleği arıcılıkla uğraşmaya başladı. Dündar, hastalığının ardından yaşadığı süreci Sabah'a anlattı.
'ARI SÜTÜ HAYATA BAĞLADI'
'Arı sütü' kullanarak bağırsak kanserini yenen Dündar, "17 yaşımda kanser teşhisi konuldu. Bağırsaklarda ilk başta kron hastalığı denildi. Kronik bir bağırsak hastalığı, tedavisi olmayan. Sonra bunu bağırsak kanserine çeviriyor, yanlış tedaviler kullanılıyor, bir takım sıkıntılı süreçler. 39 kiloya düştüm. Bir deri bir kemik kaldım. Bu durum iki yıl boyunca sürdü. En son tedaviyi bıraktı ailem. Çünkü artık vücudum hiçbir şey kabul etmedi. Sonra arı ürünleri hayatıma girdi. Gerçekten çok şey değişti. Yani hayata bakış açım değişti. Arı sütü, polen ve propolis kullanmaya başladım. Ancak bunları ilk kullandığımda kusuyordum" dedi.
Dündar, "Arıcılık ile uğraşan babam bana şifa aramaya devam etti. Babamın tanıştığı ziraat ve arıcılık üzerine akademisyenlik yapan Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu ısrarla 'Arı sütü' kullanmaya devam etmemi söyledi. 3 aydan sonra sıvı gıdayı vücudum kabul etti. 9 aylık süreçte normal sürecime döndüm. 2 yıl kullandım. 9 ay sonra kilo almaya başladım. 50 kiloya kadar ulaştım. Doktora en son pandemide gittim. Yıllarca da gitmedim. Çünkü öyle ağır süreçler yaşadık ki maddi manevi yıpranmış bir ailem vardı. Bahçesini, evini, her şeyini benim hastalık sürecimde kaybettiler. Çünkü o dönemlerde hiçbir şey karşılayamaz hale geldik. Gerçekten çok maddi, külfetli bir süreçti. Ailemin hem maddi hem manevi tükendiği bir süreçti" diye konuştu.
'KENDİMİ DOĞADA BULDUM'
İyileşmesinin ardından baba mesleği arıcılık yapmaya karar veren Dündar, eğitimler almaya başladı. Dündar, "Sonra dedim ki, 'arıcılık mesleği' yapacağım. Sonrasında bağırsak kanserini yaşamamış bir insan gibi hayatıma devam ettim. Dedim ki, ben iyiyim ya, iyiyim yani. Siz önce kendinize inanmalısınız. Çünkü insan sağlıklı olduğunu biliyor. Yani ne yapmam gerektiğini biliyordum. Kendimi doğaya bıraktım. Hedeflerim, hayallerim vardı. Kendime yıllarca kraliçe arı üretmeye adadım. Çünkü arı sütü üretmenin başlangıç noktası 'kraliçe arı' üretmektir" şeklinde konuştu.
'HAYATTA SAVAŞÇI VE HEDEFİNİZ OLMADIĞI SÜRECE, BAŞARMA ŞANSINIZ YOK
Hastalıkta mutlaka bir doktora başvurun, arı ürünleri ile iyileşmenin tek başına yetersiz olduğu zamanda olabileceğini belirten Dündar, tüketicilerine de tavsiyelerde bulundu. Dündar, "Ben bütün tüketicilerime hep şunu söylüyorum. Hastalıkta tabiki önceliğiniz bir doktora başvurmak olsun. Tek başına arı ürünü ya da herhangi bir tedavi sizi asla iyileştiremez. Önce kendiniz iyi olacağınıza inanacaksınız. Çünkü ben geceleri acaba yaşıyor mu? diye ailemin nefsini kontrol ettiği bir insandım. Siz önce savaşçı olmalısınız. Hayatta savaşçı olmadığınız sürece, bir hedefiniz olmadığı sürece, emin olun bir şey başarma şansınız yok. Evet sağlığıma kavuştum. Arı ürünleri yüzde 30'sa, yüzde 70'i benim enerjim. Ve başkalarına umut oldum. Gerçekten hayatıma 25 yıldır inanılmaz insan ekledim. Çok büyük bir yatırım yaptım. Hayatımda çok güzel insanlar var. Ürettiğim ürün, Türkiye'de 30 ton tüketimi olup 2 ton üretimi olmayan da bir üründen bahsediyoruz. Arıcılık alanında Mersin Valimiz Ali Hamza Pehlivan, beni çok destekledi. Mersin'de desteklenen bir kadın oldum. Çünkü ben inandığım zaman karşımdaki insanlara da bunu, o inancımı hissettiriyorum" dedi.
Dündar, çalışmalarına bal sirkesi ve mumlu bezler üzerine proje hazırlıklarında olduğunu da sözlerine ekledi.
