Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, yaptığı açıklamada, obezitenin hamilelikte ciddi sorunlara yol açtığını, buna bağlı olarak da son 10 yılda hamilelikte kilo alımı ve iri bebek doğumlarının arttığını ifade etti. Gebeliğe bağlı pek çok risk faktörünün ve şikayetlerinin ana nedeninin gebelikte yanlış beslenme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Buyru, "Fazla kilo alan gebelerde çabuk yorulma, merdiven çıkamama, halsizlik, bel ve sırt ağrısı, uyku problemleri daha çok görülüyor. Onun yanı sıra gebeliğe bağlı tansiyon, şeker hastalığı kilo alımı ile doğrudan ilişkili. Gerek gebelik öncesinde kilo fazlalığı olan, gerek gebelik sürecinde çok fazla kilo alan anne adayları bu iki hastalık açısından riskli durumda" dedi.
Gebeliğin başından itibaren aşırı tuz, şeker, karbonhidrat tüketiminden kaçınmak gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Buyru, gebelik boyunca alınması gereken ideal kilonun 12-13 kilogram olması gerektiğini belirtti. Öte yandan Prof. Dr. Buyru, hamilelikte başlangıç kilosu daha düşük olan kadınların daha fazla kilo alabileceklerini söylerken, başlangıç kilosu fazla olan kadınları ise 12-13 kilogramın altında kilo almaları gerektiği konusunda uyardı.
"ANNE AZ KİLO ALACAK ŞEKİLDE SAĞLIKLI BESLENMELİ"
Prof. Dr. Buyru, "Anne az kilo alacak şekilde sağlıklı beslenmeli. Bebek normal kiloda olmalı, fazla kilo alan annede görülen tansiyon yüksekliği ve bununla ilişkili olarak bebekte gelişme geriliğine de neden olabilir. Plasentadaki damarlar büzüştüğü için bebeklere yeterli kan gitmediğinden tansiyon yüksekliğine bağlı bebeğin suyunun azalması, bebekte gelişme geriliği gibi problemler bebeğin ve annenin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Önemli olan bu şikayetler ortaya çıkmadan risk faktörlerini belirleyip ona göre bir gebelik süreci geçirilmeli" dedi.
"AİLEDE ŞEKER VE TANSİYON HASTALIĞI OLUP OLMADIĞI SORUŞTURULMALI"
Gebelik başında anne adayının tansiyonuna ve şekerine bakılması gerektiğini kaydeden Buyru, "Ailede şeker ve tansiyon hastalığı olup olmadığı soruşturulmalı. Bunlara yönelik önlemler alınmalı. Düzenli egzersiz yapılması gibi önlemler baştan itibaren uygulanmalı. Gebelik sürecinde yapılan ultrasonografiler, doktor bebeğin gelişimini, suyunu, damar yapısını belirleyip ileride şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği gibi problemlerin olup olmayacağı hakkında bize ipuçları verir. Buna yönelik tedaviler de baştan itibaren uygulanabilir" şeklinde konuştu.
"GEBE KENDİNİ FRENLEMELİ, HİÇBİR ZAMAN DOYUNCAYA KADAR YEMEMELİ, AŞIRI BESLENMEDEN KAÇINILMALI"
Buyru, hamilelerde tansiyon ve şeker gibi hastalıkların gebeliğin 24'üncü haftasından itibaren ortaya çıktığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Hamileler ilk 3 ay içinde bulantı nedeniyle çok fazla beslenemiyor. 12'nci haftadan itibaren bulantıların kesilmesiyle gebe o ilk 3 ayın açığını da kapatırcasına daha fazla beslenmek istiyor. Ama bu çok tehlikeli bir dönem. O yüzden gebe kendini frenlemeli, hiçbir zaman doyuncaya kadar yememeli, aşırı beslenmeden kaçınılmalı. Öğün atlamamalı, araya mini ara öğünler, elma gibi ya da çok fazla kalori içermeyen ara öğünler koyup açlığını bastırmalı. Daha çok 24'üncü haftadan itibaren bu sorunlarla karşılaşıyoruz. Anne adayının gebelik öncesine dayanan tansiyon problemi, şeker problemi varsa bu gebeliğin başından itibaren sorun oluşturabilir. Ona yönelik ilaç tedavisi çok erken başlanmalı."
"HAMİLELER HAFTADA 3-4 KERE 30-40 DAKİKA YÜRÜMELİ"
Hamilelerin sağlıklı beslenmesinin yanı sıra egzersiz yapması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Faruk Buyru, "En azından haftada 3-4 kere 30-40 dakikalık yürüyüşler bile anne adayının sağlıklı kilo alımı, bebeğin sağlıklı gelişimi açısından oldukça katkı sağlar. Gebelik esnasında düzenli egzersiz yapan anne adaylarının doğumu da çok daha rahat olur. Bazen gebelikte gelişen tansiyon ve şeker anne adayında da kalıcı olabiliyor. Bu hem anne açısından hem bebek açısından kalıcı olabilir. Örneğin iri olarak dünyaya gelen bir bebek, ileride yine kilo problemi ile karşılaşabilir. Tansiyon, şeker hastalıkları gelişebilir. Araştırmalar bunu gösteriyor" ifadelerini kullandı.