Ne geceydi, her yer masmaviydi, Deniz masmaviydi... Deniz berraktı, Deniz dalgasızdı, Deniz kendi dünyasındaydı, Deniz'in rüzgarı dinmişti. Ne geceydi, her yer masmaviydi, Deniz masmaviydi, bütün arkadaşları onun için koşup gelmişti... Çarşamba gecesi Nişantaşı'ndaki Çapa mekanı Longtable'da unutulmaz bir gece yaşandı. Deniz Seki o malum günlerin ardından aramızda olacak, şarkılar söyleyecekti. 'Mavi' gecenin konukları maviler içinde geldi Longtable'a. Mavi bir toka, mavi şapka, mavi gömlek, mavi kravat, mavi elbise... herkes bir yerinden mavilenmişti.
BEN AĞLADIM O AĞLADI
Kimler yoktu ki; gazeteci Güneri Civaoğlu, oyuncu-sunucu Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan, Hande Ataizi, Adanalı Oktay Kaynarca, mavi kürküyle Süreyya Yalçın, Petek Dinçöz-Can Tanrıyar, olay yapımcı "Ağca'nın jüriliği konusunda ben haklıyım" diyen Fatih Aksoy, Armağan Çağlayan, Seren Serengil, Yasemin'in Penceresi Yasemin Bozkurt... Sahneye çıkmadan iki dakika önce telefonla konuştum Deniz'le, "Sanki ilk kez sahneye çıkıyorum, çok heyecanlıyım, nasıl aşağısı?" dedi. Dedim, "Herkes burada, çok kalabalık, nefis bir gece olacak, hadi gel artık." Ve Deniz çıktı sahneye, 'Bitti Bu Defa Bitti' ile... Peşine 'Aşk', 'Masal', 'Sahici'... En sevdiğim Deniz Seki şarkısıdır 'Sahici'. Tam da onu söylerken sahneden inip elimi tuttu Deniz. İlk defa görüyoruz birbirimizi, hani o olaydan beri. Ağlamamak için zor tuttuk kendimizi. Deniz'in heyecanı arkadaşlarının alkışlarıyla müthiş bir coşkuya dönüştü. Biz onu, o bizleri özlemiş besbelli. Programdan sonra odasına gittim Deniz'in. Kardeşleri, menajeri, makyözü ve bir-iki arkadaşı vardı. Birbirimize sarıldık, ben ağladım, o ağladı. Konuşacak çok şey vardı, geçmişimizde ne çok anı vardı... Konuşmadık, sadece sarıldık. Bundan sonra geçmiş yok Deniz, gelecek var, eminim masmavi bir Deniz var.
