Sultanahmet Camii'nin ana kapısından girer girmez ilerde solda İslam Bilgilendirme Merkezi bulunuyor. Çalışan ve gönüllülerden oluşan 82 kişi ise görev dağılımına göre haftanın her günü merkezi boş bırakmıyor. Sabahtan yatsı namazına kadar gelen her turiste İslam'ın temel kaidelerini anlatmak için çabalıyor. Güler yüzlerini, sıcakkanlılıklarını turistlere yansıtan bu gönüllüler, yabancı turistlerin İslam'a dair merak ettikleri sorulara büyük bir dikkatle cevap veriyor. Biz de SABAH Gazetesi olarak gönüllülerin çalışmalarını, neler yaptıklarını yerinde şahit olmak için merkeze gidiyoruz.

"KUR'AN-I KERİM'E İLGİ ÇOK FAZLA"
Sultanahmet Camii Koruma ve İhya Derneği'ne bağlı çalışan gönüllülerin koordinatörü Tuğçe Yılmaz (28) İslam Bilgilendirme Merkezi'nde bizi karşılıyor. O, Marmara Üniversitesi İngilizce İlahiyat Fakültesi mezunu ve İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde Turizm Rehberliğinde yüksek lisans yaptığından söz ediyor. 2018 yılından beri gönüllü olarak İslam'ı anlatma hizmetini sürdürüyor. Yılmaz, 14 dilde tebliğ yapan gönüllülerin bilmedikleri dil ile karşılaştıklarında ise hemen o dili bilen biri ile irtibat kurup tebliği sürdürdüğünden söz ediyor. Ardından Sultanahmet Cami'sinin A kapısının olduğu bölümde hemen solda ise iki katlı küçük bir tarihi binada İslam'ı anlatan sunumların da yapıldığından bahsediyor. Tuğçe Yılmaz ile cami içinde koyu bir sohbete başlıyoruz.

Yılmaz ilk olarak "Hem Sultanahmet Camii'nde hem de Yeni Camii de gönüllülerimiz hizmet veriyor. Elimizden geldiğince buraya gelen turistlere İslam'ı anlatmaya çalışıyoruz. Gönüllülerimizin yüzde 85'i kadınlardan yüzde 15'i erkeklerden oluşuyor. Üniversite mezunu ya da öğrenciler bulunuyor. Farklı üniversitelerden okuyan yabancı öğrencilerimiz de var. Stantta 24 dilde Kur'an-ı Kerim bulunuyor. İngilizce, Almanca, Fransızca, Korece, Çince, Çekçe, Macarca, Romance, Hintçe gibi diller de var. Gelen turistlere Kur'an-ı Kerim hediye ediyoruz. Büyük bir dağıtım oluyor. Yabancıların tur programına göre geldikleri ülkeler farklı oluyor. Örneğin İtalyanların yoğun olduğu dönem elimizde İtalyanca Kur'an-ı Kerim kalmıyor. Kur'an-ı Kerim'e ilgi çok fazla var" diyor.

"HZ. İSA'YA PEYGAMBER OLARAK İNANDIĞIMIZA ŞAŞIRIYORLAR"
Yılmaz'a İslam'ı öğrenmek için stantı ziyaret eden turistlerin ne gibi sorular sorduklarını sorduğumda cevabını şöyle veriyor: "Camideki stantta çalışmalara başlamadan önce yabancı turistlerin İslam'a ön yargılı olduğunu düşünüyordum. Fakat çalışmaya başladıktan sonra insanların gerçekten bilmediğini anladım. Konuştuğumuz kişilerin yüzde 90 ila 95'i İslam'ı öğrenmeye aç. Arkadaşları Müslüman olanlar ise biraz biliyor. 'Kadın ve erkek neden ayrı namaz kılıyor?', 'Neden başörtüsü kullanılıyor?', 'Dinlediğimiz ezan nedir?', 'Namaz nedir?', 'Neden halı var?' gibi sorular yöneltiyorlar. Özellikle 'Hz. İsa'ya inanıyor musunuz?' diye sorduklarında bütün peygamberlere inandığımızı söylediğimizde şaşırıyorlar. Tevhidi anlatmak için İslam'daki Allah anlayışından bahsediyoruz. Bizim camilerimizde hat yazıları arasında Allah, Hz. Peygamber (s.a.v) ve Dört Halife'nin adı yer alıyor. Anlatımlarımızda Allah ile Hz. Peygamber'in adlarının bulunduğu hat yazılarını çok kullanıyoruz. Hiçbir fotoğraf ve resim olmadığını, İslam'daki Allah inanışında Allah'ın eşi ve benzeri olmadığını anlatıyoruz.

Bizim için en önemlisi Allah-u Teâlâ'nın varlığı ve peygamberlere iman konusu. Peygambere imanı anlatırken Kur'an-ı Kerim'i de anlatıyoruz. Her anlatım aynı olmuyor. Sorulara göre anlatıma başlıyoruz. Kelime-i Şehâdet'te Allah'ın varlığına ve Hz. Peygamber'in son peygamber olduğuna iman ettiğimizi anlatıyoruz. Cami ziyaretine gelen her turistin çok uzun vakti olmuyor. O nedenle en önemli konulardan söz etmeye çalışıyoruz. Kısacası Allah'a iman, Meleklere iman. Kutsal Kitaplara iman, Peygamberlere imân. Ahirete iman ve Kader ve Kazaya imanı anlatıyoruz. Sekiz buçuktan yatsı namazının sonuna kadar her gün nöbetleşe geliniyor. Sunum için ise cami girişinden sunumu yaptığımız tarihi binaya turistleri çağırıyoruz. Sabah saat 09.00 ila İkindi Namazı vaktine kadar kışın 6, yazın 7 sunum yapıyoruz. Öğle ve ikindi sunumlarımız daha kalabalık geçiyor. Sunumda caminin kısa bir tarihinden ve genel özelliklerinden söz ediyoruz. Oradan İslam'a bağlıyoruz. Caminin içindeki elementlerle İslam'ı anlatıyoruz. Camide altı minare olduğu için minarelerden imanın altı şartını anlatıyoruz. Sunum sonu sorular soruyorlar ve cevaplıyoruz."

"GEÇEN SENE 300 KİŞİ MÜSLÜMAN OLDU, İSLAM İLE ŞEREFLENDİ"
"Sizin söylem ve anlatımlarınızdan sonra İslam'dan etkilenip Müslüman olan çok oldu mu?" diye sorduğumda Yılmaz, "Çok şükür. Geçen sene 300'e yakın kişi İslam ile şereflendi, Müslüman oldu. Farklı ülkelerden gelen kişilerdi. Müslüman olanlardan bazıları önceden araştıranlardan ya da İslam'ı hiç bilmeden gelip burada öğrenince Müslüman olanlardan oluşuyor. Sonuçta Müslüman olmak bir törenle olunan bir durum değil. Müslüman olmak isteyenlere 'İsterseniz kendi kendinize de Kelime-i Şehâdet getirebilirsiniz ya da bizi de şahit kılabilirsiniz' diyoruz. Genelde bizi şahit kılmayı seçiyorlar. Bir de kendi dillerinde ne söylediklerini açıklıyoruz.

Müslüman oldukları zaman bazı hediyelerimiz de oluyor; Kur'an-ı Kerim ve meali, Yeni Müslüman Rehberi, Namaz kıyafetleri, seccade ve tespih gibi... Ülkelerine döndüklerinde nüfus olarak Müslümanlar az olduğu için biz arkadaşlığımızı sürdürüyoruz. Gittikleri ülkelerdeki kurumlarla da iletişime geçiyoruz. Çünkü ülkelerine döndükleri zaman Müslüman bir toplumun içine girebilsinler... Yüzde 90 ile iletişimdeyiz. Onlar için farklı bir insan oluyorsunuz. Bir insanın Müslüman olduğuna şahit olunması insanın en özel anlarından birisi. O esnada kalbinizde bir huzur ve mutluluk oluşuyor ve 'Bir Müslüman kardeşim daha oldu' hissi beliriyor. Genel olarak çok duygusal bir an. Bundan sonra o insanın yol arkadaşısınız... Kelimelerle anlatılmaz bir his..." diyor.

"İSLAM'A KARŞI DÜNYADA YAYILAN ÖN YARGILARI KIRIYORUZ"
* Şeyma Öğüt - Marmara Üniversitesi İngilizce İlahiyat Fakültesi'nden mezun (24): "İki senedir aktif olarak gönüllüyüm. Medyadaki İslamofobi'den İslam'ı duyanların bir ön yargısı oluyor. Biz gerçeği anlatınca ön yargıları kırılıyor. Başlangıç olarak imanın altı şartını anlatıyoruz. Ona bu yeterli gelirse İslam'ı kabul edenler oluyor. Birinin Müslüman olduğunu şahit olduğum o an duygusallık oluşuyor. Karşımdaki kişi ağlıyorsa ben de ağlıyorum ve o bereketi hissediyoruz. Müslüman olan kadınsa sarılıyoruz 'Hoş geldin ailemize' diyoruz. Yok erkekse erkek arkadaşlarımız ilgileniyor. Gönüllüler olarak İslam'a karşı dünyada yayılan ön yargıları kırıyoruz."

"BİRİ MÜSLÜMAN OLUNCA İSLAM'DAKİ KARDEŞLİK DUYGUSUNU HİSSEDİYORUM"
* İngiltereli Amina Abdi - İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Bölümü'nde öğrenci (22): "İstanbul'a üniversite okumaya geldim. Dört yıldır buradayım. 2022'den itibaren ise tebliğ faaliyetlerinde gönüllü olarak çalışıyorum. İlk başlarda bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. Tebliğ ve sunum yaptıkça imanım da güçleniyor. Çok emek sarf ediyoruz. ABD, İngiltere, Rusya, İspanya, İtalya, Çin, Avusturalya, Meksika ve Asya ülkelerinden çok geliyorlar. Sunum sonrası Müslüman olmaya karar verenler oluyor. Bir insanın Müslüman olduğunu görmek çok güzel bir an ve duygusal bir his oluşturuyor. Aramıza yeni bir kişi geldi gibi hissediyoruz. Biri Müslüman olunca İslam'daki kardeşlik duygusunu hissediyorum. Hayatımda gördüğüm en güzel ekip."

"ONLAR İÇİN BÜYÜK BİR ADIM VE YENİ BİR DÜNYA"
* Menekşe Senanur Urgan - Marmara Üniversitesi İngilizce İlahiyat Fakültesi'nden mezun (24): "Cami içindeki stant çok aktif ve çok güzel deneyimler yaşıyoruz. Burada İslam ile ilgili hiç bilgisi olmayan insanlara İslam'ı anlatma şansımız oluyor. Bazen anlatımlarım sonrasında iş Kelime-i Şehâdet'e kadar gidebiliyor ve çok çok özel bir an o. Onlar için büyük bir adım ve yeni bir dünya. Devamında ülkelerine gittiklerinden sonra da onlardan sorumluyuz. Onlarla ilgilenmeyi sürdürüyorum ve arkadaş oluyoruz."

"BİRİ MÜSLÜMAN OLUNCA DÜNYALAR KADAR MUTLU OLUYORUM"
* İrem Ayata - Marmara Üniversitesi İngilizce İlahiyat Fakültesi'nden mezun (28): "Önemli olan İslam'ın insanın özüne ne kadar değer verdiğini görmeleri, bu benim için çok kıymetli. Burada Kelime-i Şehâdet getiren çok kişiye şahit olduk. O insanların hayat öyküleri çok farklı olabiliyor. Kimi arayış içinde kimi araştırıp hazır geliyor. Kimi sadece gezmek için gelmiş oluyor. Orada senden duyduğu bir kelime ile etkilenmesi mutluluk veriyor. Tebliğ ve temsil faaliyeti büyük bir sorumluluk hissi veriyor. Bu tebliğ sorumluluğunun bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Buraya gelip Müslüman olan insanın yolculuğuna vesile oluyorsun. Onun ileride yaptığı bütün iyiliklerden sende pay alıyorsun. Biri Müslüman olunca dünyalar bizim oluyor. Biri Müslüman olunca dünyalar kadar mutlu oluyorum."