Eğer saldırganlar istediklerini gerçekleştirebilecek güce sahip olsaydı, zayıfları kolayca yok edip kendi çıkarlarını büyük ölçüde sağlarlardı.Devamı
Kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar.
Atılgan kişiler ne kadar susup hareketsiz kalsalar da, sabrını zorlayan bir durum ortaya çıktığında artık sessiz kalmayı bırakır ve müdahale ederler.Devamı
Kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır.
Senden çekinen kişi, çok sıkıştırılırsa sonunda sana karşı çıkar.Devamı
Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur.
Bir kimse veya bir şey kaybedildiğinde değer kazanır.Devamı
Kele, köseden yardım gelmez.
Kişi, kendisinin yardıma muhtaç olduğu konuda başkasına yardım edemez.Devamı
Kelin ilacı olsa başına sürer.
Bir şeyin eksikliğini yaşayan kişi aynı dertten muzdarip birine yardımda bulunamaz. Bkz. Kele, köseden yardım gelmez.Devamı
Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz.
Kibar bir çevrede yetişmemiş kişiler, ne kadar özen gösterseler de kibarlığın tüm inceliklerini tam olarak yansıtamazlar.Devamı
Kendi düşen ağlamaz.
Kişi, kendi hatasıyla düştüğü kötü durum için başkasını suçlayamaz, bunun acısına katlanmak zorundadır.Devamı
Kepenek altında er yata.
İnsanları giyimine göre değerlendirmek hatalıdır; çünkü değerli kişiler de zaman zaman eski giysiler içinde olabilir.Devamı
Kes parmağını çık pazara, merhem buyuran çok olur.
Bir kişinin ihtiyaç içinde olduğunu gören herkes, ona kendi bildiği yoldan farklı farklı öğütler verir.Devamı
Keskin sirke küpüne zarar.
Çok sinirli, öfkeli ve sert mizaçlı kişiler, bu davranışlarıyla en çok kendilerine zarar verirler.Devamı
Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.
Kişi, dostluk kurduğu insanlardan ister istemez etkilenir.Devamı
Kırk gün taban eti, bir gün av eti.
Avcılar, bir av yakalayabilmek için dağ taş demeden günlerce dolaşır, büyük zahmetlere katlanırlar.Devamı
Kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölü.
Salgın ya da öldürücü bir hastalık olsa bile, eceli gelmeyen kimse ölmez.Devamı
Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani.
Eskimiş bir alışkanlık kolay kolay değişmez.Devamı
Kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar.
Yaşlılıkta bir şey öğrenmeye ya da yeni bir işe başlamaya kalkışan kişinin, bunu başarıyla tamamlamaya ömrü yetmez.Devamı
Kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar.
İleri yaşta bir şey öğrenmeye ya da yeni bir işe girişen kimsenin, bunu tamamlamaya ömrü yetmez.Devamı
Kısmet gökten zembille inmez.
Çalışmayanın kısmeti olmaz.Devamı
Kısmet ise gelir Hint’ten, kısmet değilse ne gelir elden?
Tanrı bir şeyi size nasip etmişse, o er geç size ulaşır; nasip etmemişse onu elde etmenin hiçbir yolu yoktur.Devamı
Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar.
Kişi ne kadar çalışırsa çalışsın, çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır.Devamı
Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır.
Allah bir varlığa kısmet vermemişse, o varlık yararlanacağı şey ayağına kadar gelse bile, o anda başka bir işle meşgul olduğu için ondan mahrum kalır.Devamı
Kız kundakta, çeyiz sandıkta.
Kız daha kundakta iken çeyiz düzmeye başlamak gerekir.Devamı
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Bir kişiye doğrudan söylemeden, dolaylı yoldan yapılan uyarılar için kullanılan ifadedir.Devamı
Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye.
İnsanların kaderlerinde farklılıklar ve eşitsizlikler olduğunu vurgulayan bir ifadedir.Devamı
Kimse bilmez kim kazana kim yiye.
Bir kişinin emek vererek elde ettiği kazanç, bazen beklemediği veya aklına gelmeyen kişiler tarafından alınabilir.Devamı
Kişi arkadaşından bellidir.
Bir kişinin karakterini tanımak isteyen, onun arkadaşlarına bakmalıdır.Devamı
Kişi ne yaparsa kendine yapar.
İyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur.Devamı
Kişi refikinden azar.
Kötü arkadaş insanı kötü yola sürükler.Devamı
Kişinin kendine ettiğini kimse edemez.
Bazen insan, düşünmeden attığı bir adım ya da gösterdiği dikkatsizlik yüzünden öyle büyük hatalar yapar ki, kendine verdiği zararı başkası veremez.Devamı
Koça boynuzu yük değil.
Kişi, kendi işini ya da kendini savunacak araç gerecini taşımakta zorluk çekmez, bunlar ona yük değildir.Devamı