Kanser, dünya nüfusunun büyük bir bölümünde en önemli ölüm sebeplerinden biri olarak listelere ilk sıralardan giriyor. Fakat kanseri tedavi etmenin yanı sıra önleme çalışmaları da bilimsel olarak büyük bir çabanın gösterildiği konulardan biri. Bilim insanları, yaşam tarzında yapılan değişikliklerin, hastalık olasılığını önemli ölçüde azaltan faktörlerden biri olarak nitelendirdi. Örneğin; oldukça yararlı olduğunu bilinen bir çay türünün, uzun süre tüketimi durumunda kanseri neden olabildiği keşfedildi.
Kanser, vücudun insan hücreleri üzerindeki kontrolünü kaybettiği ve onları kendi hızlarında çoğalmaya, bölünmeye bıraktığında ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu sürecin sonunda kontrol altına alınması oldukça zor olan tümörler gelişir.
Kanser tedavisindeki belirgin gelişmeler, hayatta kalma eğilimlerinde de önemli bir artış ortaya koydu. Ancak hala tam anlamıyla kesin bir tedavi türü geliştirilmiş değil. Her hastanın kendine özgü yapısı nedeniyle uzmanların uygun gördüğü bir tedavi süreci işleniyor. Fakat bununla birlikte Güney Amerika'ya özgü bir bitki çayının, altı farklı kanser türüyle ilişkilendirildiği de ortaya çıktı.
Geleneksel olarak metal bir kamışla kabak içinde servis edilen bir bitki çayı olan Yerba maté, yüksek antioksidan içeriği nedeniyle uzun süre küresel çapta büyük bir ilgi topladı. Demleme olarak genellikle yeşil çaya benzetilen bu çayın, yeşil çaydan %90 daha fazla antioksidan içerdiği iddia edildi.
Geniş mineral, vitamin ve antioksidan içeriğine rağmen araştırmalar, bu çayın doğru tüketilmemesi durumundan kanser riskini artırabileceğini ortaya koydu.
Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi, maté çayının yüksek dozları ve uzun süreli kullanımının prostat, mesane, ağız, yemek borusu, akciğer ve boyun kanseri riskini artırdığını açıkladı.
Bu çay, ızgara etlerde ve tütün dumanında da bulunan polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH'ler) içerdiği tespit edildi.
Yapılan çalışmalar sonucunda bu kanserojen maddeye uzun süre maruz kalmanın, bağışıklık, üreme ve nörolojik sistemler üzerinde ciddi etkileri olabileceği keşfedildi. Healthline adı verilen yayın kuruluşu da, bu çay tüketiminin kanser riskini artırabileceğini açıkladı.
Uruguay'da yapılan bir çalışma, yoğun maté tüketen kişilerin hafif tüketenlere kıyasla akciğer kanserine yakalanma olasılığının %60 daha fazla olduğuna dair veriler elde etti.
Bu çalışma, Cancer Epidemiology Biomarker and Prevention dergisinde yayınlandı ve 1000 Urugaylı yetişkin üzerinde çeşitli deneyler yapıldı.
Sonunda bulgulara göre, bu çayı çok fazla tüketmenin bir kişinin hem solunum hem de sindirim kanseri riskini artırabildiğini öne sürdü. Ayrıca hastaların, hastalığın daha nadir görülen bir türü olan "küçük hücreli akciğer kanseri" teşhisi ile karşılaşma olasılığının daha yüksek olduğu belirtildi.
Küçük hücreli akciğer kanseri, genellikle sigara içme alışkanlığı ile yakından ilişkilidir. Araştırmacılar, bu değişkeni de baz alarak çalışmaları tekrar kontrol etti ve bulgular sonucunda Güney Amerika'daki bu tipteki akciğer kanserlerindeki beş vakasından birinin maté çayının doğru düzeyde tüketilmemesi ile ilişkili olabileceğini tespit etti.
Elde edilen bu sonuçlar, 2003 yılında aynı dergide yapılmış olan ve 800 yetişkinden oluşan bir örneklemi inceleyen başka bir araştırma ile tutarlıydı. Bu çalışmada ise, maténin yoğun tüketiminin özofagus kanseri (yemek borusu kanseri) riskini üç katına çıkardığı belirtildi.
2012 yılında ise hakemli bir dergi olan Environmental Science and Technology degisinden yayınlanan çalışmada, araştırmacılar; elde ettiklerin kanıtlara göre maté tüketiminin PAH maruziyetinin ana kaynağı olması durumunda kanseri artırabileceği tespit edildi.
Fakat tüm bu bulgular önemli olsa da, özellikle maté çayının yoğun tüketimi sonucunda olduğu ve kanıtların da çelişkili olduğu bilim çevrelerince kabul edildiği belirtilir. Farklı araştırma hatları ise, doğru dozda tüketilmesi durumunda bu çayın kalp hastalığını önleme ve kanser riskini azaltma potansiyeline sahip bir bitki olabileceğini kayıt altına alır.
Bu çalışmaların yanı sıra elde edilen bulgular, epidemiyolojik çalışmalardan elde edilmiştir. Direkt kanser çalışmaları üzerinde yapılmaması nedeniyle Yerba maté çayı ile kanser arasındaki ilişkili henüz tam olarak tespit edilememiştir.
Araştırmacılar, doğru düzeyde maté tüketiminin güvenli olduğunu, ancak düzenli olarak tüketenlerin bu alımı sınırlamaları gerektiğini vurguluyor.