Selenyum, endokrin, bağışıklık ve kardiyovasküler sistemlerinde önemli rol oynar. Üstelik metabolizmadaki birçok işlevin yerine getirilmesini sağlayan tiroid bezlerinde de yüksek miktarlarda bulunuyor. Hatta tiroid hormonları dönüştüren enzimler, selenyumlara bağlı olarak çalışır.
Selenyum DNA sentezinde bile yer alan önemli bir mineral. Hatta üremeden enfeksiyonlara karşı korumaya kadar vücuttaki birçok işlevde yer alır. Vücudun ihtiyacı olan selenyum miktarı, kişiye göre değişiklik gösterir. 14 yaşın üzerindeki kişiler için günde 55 mikrogram olsa da hamileler ve emziren kadınlar için bu miktar, 70 mikrograma kadar yükselir.
SELENYUM EKSİKLİĞİ NEDİR?
Selenyum, bazı coğrafi bölgelerde yüksekken diğerlerinde düşüktür. Bunun sebebi ise yenilen yiyeceğin selenyum içeriğini yetiştiği toprak yoluyla almasıdır. Toprakta bulunan bu mineralin ne kadar yüksek olduğuna göre yeterlilik düzeyi belirlenir.
Örneğin; ABD'de daha yüksek selenyum zengini topraklara sahipken Avrupa'da daha düşük selenyum seviyeleri mevcuttur. Düşük selenyum özellikle Doğu Avrupa, Çin ve Yeni Zelanda'da da yüksek olarak görülüyor. Bu eksikliği gidermek için birçok ülke gübresine selenyum eklemeye başladı.
Dünya çapında 500 milyon ila 1 milyar arasındaki kişinin selenyum eksikliğine sahip olduğu düşünülüyor. Diyalize giren kişiler, HIV virüsü taşıyanlar, bu riskle daha fazla karşı karşıya. Crohn hastalığı veya çölyak hastalığına sahip kişilerde de insanların ihtiyaç duydukları selenyum emilimi zorlaştığı için bu mineralin eksikliğiyle daha fazla karşılaşabilirler.