Yüksek tansiyonu kontrol altına almak isteyenler için yepyeni bir yaklaşım gündemde. Kanada'daki Waterloo Üniversitesi'nde yürütülen yeni bir araştırma, tansiyonla mücadelede sadece tuz tüketimini azaltmanın ötesine geçen bir stratejiyi gündeme getiriyor: Potasyum oranı yüksek besinleri sofralara daha fazla dahil etmek!
Bilim insanları, potasyum ve sodyum dengesinin vücut üzerindeki etkilerini anlamak için matematiksel bir model geliştirdi.
Araştırma sonucunda, potasyum alımını artırmanın, "tek başına sodyum (tuz) azaltımından" daha güçlü bir tansiyon dengeleyici etkiye sahip olabileceği ortaya kondu. Bu nedenle tuz azaltmanın yanı sıra aynı zamanda potasyumu yükseltmek çok dah etkili bir sonuç ortaya çıkarabilir.
VÜCUDUN DENGE MEKANİZMASI POTASYUMA YATKIN
Çalışmanın başındaki isimlerden Uygulamalı Matematik Profesörü Dr. Anita Layton, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Yüksek tansiyon söz konusu olduğunda genellikle ilk tavsiye tuz tüketimini azaltmak olur. Ancak araştırmamız, potasyum açısından zengin yiyeceklerin –örneğin muz ve brokoli– diyetimize eklenmesinin tansiyon üzerinde olumlu bir etkisi olabileceğini gösteriyor."
ATALARIMIZDAN GELEN DENGE
Araştırmanın ortak yazarı, doktora öğrencisi Melissa Stadt ise insan vücudunun tarihsel olarak yüksek potasyum, düşük sodyum içeren bir diyete adapte olduğunu belirtti. Stadt, "İlk insanlar, bol miktarda meyve ve sebze tüketiyordu. Vücudumuzun düzenleyici sistemleri de bu şekilde evrimleşti. Günümüz diyetleri ise bunun tam tersini yansıtıyor," dedi.
Bu durumun, sanayileşmiş toplumlarda yüksek tansiyonun yaygın olmasının nedenlerinden biri olabileceği düşünülüyor.
Yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, felç ve böbrek hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Ancak çoğu zaman belirti vermediği için teşhisi gecikiyor.
POTASYUM KAYNAKLARI NELER?
Potasyum bakımından zengin besinler arasında muz, brokoli, ıspanak, avokado, patates, mercimek ve yoğurt gibi birçok gıda yer alıyor. Uzmanlar, bu tür yiyeceklerin dengeli bir beslenme düzeni içinde tüketilmesinin tansiyon yönetiminde önemli bir destek sağlayabileceğini vurguluyor.