Uzun yaşamın sırrı, hatta ölümsüzlük… Tüm bu kavramlar binlerce yıldır, insanlığın en çok merak ettiği konuların başında geliyor. Son zamanlarda yapılan bir çalışma ise; "yaşlanmayı durduracak" kadar önemli bir sırrı keşfetmiş olabilir. Uzmanlar solucanları inceleyerek insanın yaşlanma sürecini yavaşlatmaya yardımcı olabilecek gizli unsurları ortaya çıkardı.
Tüm dünyada, kadınların biyolojik olarak yaşam süresi erkeklerinden daha fazla olarak kayda geçiyor.
Örneğin; Türkiye'de 2019-2021 döneminde erkeklerde 75 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresi, 2020-2022 döneminde 74,8 yıl, kadınlarda ise 80,5 yıl iken 80,3 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, erkekler ve kadınlar arasındaki doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,5 yıl.
Ancak Budapeşte'deki bilim insanları "bu sistemdeki bir açığı keşfettiklerine" ve yaşlanma sürecini durdurmanın bir yolunu bulduklarına inanıyor.
Eötvös Loránd Üniversitesi'nden Dr Ádám Sturm ve Dr Tibor Vellai liderliğindeki bir araştırma ekibi, DNA'mızda, bizi yaşlandıran genetik kodların istikrarını bozabileceği bildirilen belirli unsurları ortaya çıkardı.
Bu TE'ler (daha yaygın olarak 'zıplayan gen' olarak adlandırılır) genetik kodumuzda hareket edebilirler. Çok fazla hareket olursa genetik kodumuz dengesizleşebilir ve hücre fonksiyonu bozulabilir, bu da yaşlanmaya yol açabilir .
İlginçtir ki araştırmalar, kanser kök hücreleri de dahil olmak üzere yaşlanmayan bazı hücrelerin olduğunu buldu.
Dr. Sturm ve Dr. Vellai daha önce 'Yaşlanmanın mekanizması: Genom parçalanmasında taşınabilir elemanların temel rolü' ve 'Piwi-piRNA yolu: Ölümsüzlüğe giden yol' başlıklı bir makale yayınlamışlardı.
Bunu, TE'lerin aktivitesini 'aşağı düzenleme' teknikleri kullanarak yaptılar ve sonuçlar solucanların daha yavaş yaşlandığını gösterdi.
Üstelik araştırmacılar birden fazla TE'yi aynı anda kontrol ettiklerinde, etkiler çoğalarak solucanın yaşam süresini yüzde 30'a kadar artırdı.
Bu nedenle Nature Communications'da yayınlanan yeni sonuçlar , belirli TE'leri kontrol etmenin genlerin DNA'daki çalışma şeklini değiştirebileceğini ve yaşlanmayı yavaşlatabileceğini gösteriyor.
Bulgular hakkında yorum yapan Dr Sturm; "Yaşam süremizde [deneylerde], yalnızca TE'leri aşağı doğru düzenleyerek veya Piwi-piRNA yolu elemanlarını somatik olarak aşırı ifade ederek, istatistiksel olarak anlamlı bir yaşam süresi avantajı gözlemledik. Bu, tıp ve biyoloji dünyasında sayısız potansiyel uygulamaya kapı açıyor" açıklamasında bulundu.