Hayat acısıyla ve tatlısıyla bir bütün... Bu ikisinin olması bizim gelişmemizi, evrilmemizi, daha ileriye gitmemizi sağlıyor... Bu nedenle hayatta sadece mutluluğun olduğunu sanmak ya da tek hedefi mutlu olmak olarak görmek büyük bir yanılsamadan ibaret.
Kime sorsanız, "Yaşam amacım mutluluk" der. Çoğunlukla her şeyi mutlu olmak ve huzurlu yaşamak için yapıyoruz. Bütün çabalarımız hep bu uğurda.
Mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam istiyoruz. Bütün kavgaların, mücadelenin, çabanın, koşturmanın, çalışmanın, çatışmanın, yorgunluğun ve direncin sebebi mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam arayışıdır. Ancak, bunun karşılığında mutluluğunu, huzurunu ve sağlığını feda ederek bu hedeflere ulaşmaya çalışmak büyük bir çelişki değil midir?
SORUNLAR VE MUTLULUK
Belki durup düşünseniz, mutluluğun aslında mutsuzlukla ilgili olduğunu fark edersiniz. Belki de birtakım sorunlara ihtiyacımız vardır mutlu olmak için.
Hiçbir sorunun, mücadelenin, çabanın yaşanmadığı bir hayat sizi mutlu eder miydi? "Ederdi" dediğinizi biliyorum. Ancak, sorunların olmadığında değil, sorunları çözdüğünüzde kendinizi mutlu hissettiğinizi hatırlamanızı isterim. Mutluluk, sorunlara rağmen inşa edildiğinde anlamlıdır. Bu yüzden her sorun, aslında bir çözümün fırsatıdır.
Gün ortasında durup dururken uykunuz gelmiştir, ayakta duracak haliniz yoktur, "On dakika gözlerimi kapasam yeter" demişsinizdir. Benim çok önemsediğim durumlardır bunlar. Çünkü içinde bir mesaj vardır. Bu noktada ortaya çıkan acı hissinin ne dediğini iyi okumak gerekir. Çünkü acı bir imdat çığlığıdır. Acıyan yer size seslenir:
"Hey duy beni! Bir konuda fazla ileri gittin!" Yemekte fazla ileri gittin, bu yüzden midende acı var.
HAREKETTE FAZLA İLERİ GİTTİN, BU YÜZDEN BELİNDE ACI VAR.
Strese katlanmakta fazla ileri gittin, bu yüzden başında acı var.
Yorgunlukta fazla ileri gittin, bu yüzden uyumak istiyorsun ve bedeninde acı var.
Ne şahane bir iletişim aracıdır şu acılar değil mi? Bedeninizin sizinle yüksek sesle konuştuğu anlardır acı çektiğiniz anlar. Çünkü şimdiye kadar size nazik ve yumuşak bir sesle anlatmaya çalıştıklarını işitmemişsinizdir.
ACIYI ANLAMAK VE ONARMAK
Bu yüzden acıyı baskılamak yerine onu anlamaya yönelik çaba göstermek, çok değerli bir hamle sayılır. Kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik olacaktır.
Duygusal ağrılarınızın ve acılarınızın da size ne söylediğini anlamanız ve buna göre bir iyileşme yolu seçmeniz, acılarınızı kısa süreli baskılarla susturmanızdan daha kalıcı ve daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.
Acılar ve ağrılar, bedeninizin hizmetkârlarıdır. Fiziksel ve ruhsal acılar, sizi mesaj vermek ve iyileşme yolunda eylem almanız için vardırlar. Bu yüzden kaçmak yerine anlamak ve onarmak yoluna gitmeyi tercih etmelisiniz.
Çünkü sen büyümenin ve mutlu olmanın yolunu bulmuşsundur. İçindeki bilgeye doğru yürümeye cesaret edebiliyorsundur. Sen bilgeliğe doğru yürümek istediğin sürece sorunlarla karşılaşırsın. Şunu unutma ki Yaradan çaresini vermediği hiçbir sorunla buluşturmaz kulunu.
Hazır olmadığın dertle karşılaşmazsın. Bu yüzden sorunlardan korkma. Yaradan'ın sana ne kadar güvendiğini gör. Başarabilecek olmasan karşılaşmazdın. Sorunlarının sana sunduğu imkânlara bak, fırsatları gör, sana güvenen sisteme şükret."
KABUĞU KIRMAK
Mevlana'nın dediği gibi, "Kabuğu kırılmış sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır."