İnsan mutluluğunun nereden beslendiği, psikolojinin en kadim sorularından biri. Coğrafyanın mı, kaderin mi, kişilik özelliklerinin mi daha belirleyici olduğu yıllardır tartışılır. İşte tam da bu noktada, Iolanda Costa Galinha, João Pedro da Silva ve Cícero Pereira tarafından yürütülen kapsamlı bir araştırma, mutluluk üzerine evrensel nitelikte çarpıcı bir sonuca ulaştı.
Araştırma, Personality and Individual Differences dergisinde yayımlandı ve Hindistan, Mozambik, Portekiz, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri'nden toplam yaklaşık 2 bin 600 kişiyi kapsayan geniş bir örneklem üzerinde gerçekleştirildi. Çalışmanın amacı mutluluğu belirleyen kişilik özellikleri üzerineydi. Sonuç şaşırtıcı derecede tutarlıydı. Dünyanın neresine giderseniz gidin, mutluluğu belirleyen iki temel kişilik özelliği vardır: Duygusal denge ve dışadönüklük.
HAYATLA TEMAS HALİNDE OLUNMALI
Araştırmacılar, beş büyük kişilik modelini kullanarak kişilik ile öznel iyi oluş (subjektif mutluluk/hayat memnuniyeti) arasındaki ilişkiyi incelediler. Çalışmanın sonuç bölümünde en güçlü iki bulgunun altı çizildi...
- Duygusal denge mutluluğun en güçlü belirleyicisidir: Kim olursak olalım, nerede yaşarsak yaşayalım içsel huzurumuz mutluluğumuzun temelini oluşturuyor. Araştırma gösteriyor ki: Kaygı düzeyi düşük olan, olayları büyütmeyen, zihinsel dalgalanmaları daha az yaşayan, olumsuz duygulardan daha hızlı çıkan insanlar dünyanın her yerinde ortalamadan daha mutlu.
- Dışadönüklük mutluluğu artıran ikinci evrensel özelliktir:
Iolanda ve ekibinin altını çizdiği ikinci bulgu ise şunu söylüyor: Hayatla temas hâlinde olan, daha sosyal, daha girişken, daha enerjik bireyler daha yüksek mutluluk bildiriyor.Dışadönüklük burada "gürültülü olmak" anlamına gelmiyor. Asıl anlamı: Hayatın içine karışmak. İnsanlarla bağ kurmak. İlişkiyi bir yük değil, bir kaynak olarak görmek.
Kendini kapatan, içeriye çekilen, sosyal temasını sınırlayan bir insan yalnızca yalnızlaşmıyor; bilimsel olarak mutluluğunu da düşürüyor. İnsan temas ettikçe iyileşen bir varlık. Bir tebessümün, bir sohbetin, bir "nasılsın"ın bile ruh hâlini değiştirmesi boşuna değil. Bu çalışma, bunun biyolojik ve psikolojik temelini bilimsel olarak doğruluyor.
DENEYİM KİŞİLİĞE KATKI SAĞLIYOR
Sorumluluk, uyumluluk ve deneyime açıklık gibi diğer kişilik boyutları da mutluluğa katkı sağlıyor. Ancak etki güçleri daha zayıf. Araştırmanın en kritik mesajı şu: Mutluluğu belirleyen asıl 'çekirdek' iki özellik duygusal denge ve dışadönüklüktür. Diğer özellikler bu çekirdeğin etrafında dönen yardımcı faktörlerdir. Bu, mutluluğun mimarisini anlamamız için önemli bir içgörü.
Çalışmanın kültürler arası önemi de var. Araştırmacıların beş farklı ülkede aynı sonuçlara ulaşması, bulgunun gücünü artırıyor. Gelir düzeyi farklı, yaşam tarzı farklı, sosyal normları farklı toplumlarda bile aynı iki özellik mutluluğu belirliyor. Bu bize şunu söylüyor: İnsan doğası, kültürlerden daha derin bir düzeyde ortak bir yapıya sahiptir. Mutluluk, dış koşulların değil, kişilikten beslenen bir iç iklimin ürünüdür.
BİLİMİN VE KADİM BİLGELİĞİN BULUŞTUĞU YER
Bütün bu bilimsel veriler bize tek bir şeyi fısıldıyor: Mutluluk, aradığımız bir yer değil; olgunlaştırdığımız bir hâl. İçimizdeki gürültü azaldıkça, kalbimiz sakinleştikçe ve hayatla yeniden temas kurdukça mutluluk kendiliğinden görünür olur. Çünkü insan, önce kendisiyle barışır; sonra dünyayla buluşur. Bilim bunu rakamlarla söylüyor, kadim öğretiler ise yüzyıllardır aynı hakikati başka bir dille anlatıyor.
Duygusal denge... Yani içindeki fırtınayı dindirebilmek. Ve dışadönüklük... Yani hayata sırtını dönmemek, bağ kurmaktan vazgeçmemek. Mutluluk belki de tam burada başlıyor. Ne geçmişin yükünde ne geleceğin endişesinde... Şu anın içinde, kalbinin açık olduğu yerde. O yüzden kendine yüklenme. Kendini düzeltmeye değil, anlamaya niyet et. İçini yumuşattığında, hayat da sana yumuşar.
İKİ ADIMDA DUYGULARINI YÖNET
Bu çalışmadan çıkarılabilecek iki temel kişisel gelişim dersi vardır...
1- İÇİNDEKİ GÜRÜLTÜYÜ YÖNET: Kaygını azaltmak, zihnini sakinleştirmek, duygusal dalgalanmalarını düzenlemek mutluluğun birinci anahtarıdır. Meditasyon, nefes çalışmaları, duygusal farkındalık, duygu düzenleme teknikleri, terapötik yaklaşımlar bu yüzden değerlidir. Duygusal denge kazanıldığında mutluluk "çaba ile elde edilen bir şey" olmaktan çıkar; insanın doğal hâline dönüşür.
2- HAYATA AÇIL: Sosyal bağları güçlendirmek, iletişim kurmak, üretmek, paylaşmak, insanlarla temas etmek mutluluğun ikinci anahtarıdır. Kendi içine kapanmak, yalnızlaşmak ve dünyadan çekilmek ise mutluluğun yavaşça sönmesine sebep olur. Kısacası: Huzur içeriden, neşe dışarıdan gelir. Mutluluk ise ikisinin kesişiminde büyür.