Yufka, sadece bir hamurun incelmesi değil; geçmişten geleceğe uzanan bir kültürün sesidir… Geçmişten günümüze Türk mutfağının gözde tatlarından biri olan yufka; genellikle un, su ve tuz gibi basit malzemelerle hazırlanır. Özellikle börek ve gözleme yapımında sıkça tercih edilen yufkanın yapımı oldukça pratiktir. Günümüzde tüm dünyanın ilgisini çeken bu enfes tat, geçmişten günümüze izleriyle de odak noktası.
Yufka, un, su, tuz ve zeytinyağından oluşan geleneksel bir yassı ekmektir. Mayasız hamur genellikle merdane ile kâğıt inceliğine ulaşana kadar açılır. Yufkanın, baklavalık yufkanın (phyllo) daha eski bir formu olduğuna inanılmaktadır.
Yufka, çeşitli Türk hamur işlerinin hazırlanmasında kullanılabilir ve bir şavurma sandviçinin tüm malzemelerini taşıyacak kadar dayanıklıdır. 2016 yılında UNESCO, yufka yapımı ve paylaşma kültürünü İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası olarak tanımıştır.
Bugün market raflarında vakumlu poşetlerde satılan yufka, aslında yüzlerce yıllık bir Anadolu geleneğinin sembolüdür.
Oklava ile inceltilir, sacda pişirilir ve bohçalara sarılır. Yufka yalnızca bir hamur değil, bir hayatta kalma stratejisi, bir mutfak dehası olmasıyla da bilinir.
ORTA ASYA'DAN GÜNÜMÜZE: YUFKANIN YOLCULUĞU
Yufkanın hikayesi, Türklerin Orta Asya'daki göçebe yaşamına kadar uzanır.
O dönemlerde, kıtlık zamanlarında kolay taşınabilen ve uzun süre dayanacak gıdalar tercih edilirdi. Su, un ve tuzla yapılan sade hamur, sac üzerinde pişirilir ve kurutulurdu.
Bu pişmiş incecik ekmekler, günlerce bozulmadan dayanır, gerektiğinde suyla ıslatılarak yeniden tüketilirdi.
Göçebe çadırlarında yapılan yufkalar, zamanla Anadolu'nun yerleşik köy mutfağında da yerini aldı. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yufka sadece evlerin değil, kervansarayların, tekke sofralarının ve saray mutfaklarının ayrılmaz parçası oldu.
EKMEK GİBİ SAYGIDEĞER
Türk mutfağında yufka yalnızca börek için değil; ekmek yerine de kullanılır. Özellikle İç Anadolu'da sofraya ekmek niyetine yufka konur.
Kimi evlerde tek başına tereyağı sürülerek yenir, kimi evlerde de kavurmalı dürüm olur. Ancak her halükarda sofranın baş köşesinde yerini alır.