BİR GÜN VARDI, ERTESİ GÜN YOK
Ortadan kaybolmayı alışkanlık edinmiş kişiler genelde ilişkilerin başında fazla sıcak davranır. Size kısa sürede büyük sözler ederler. "Sanki yıllardır tanışıyoruz," derler. İlk buluşmada bile size saatlerce hayat hikayelerini anlatabilirler. Sınırlarını çabuk kaldırırlar.
Sonra birden ne olur? Yakınlık gerçek olmaya başlar. Gerçek olunca korkutucu gelir. İşte o an beyinlerinde alarm çalar. "Bu ciddi bir şey oluyor, ben bunu taşıyamam," derler. O yüzden çoğu, tam her şey yolunda görünürken yok olur.
Bu yok oluş bir anda gelir. O kadar ani ki, sanki sabah buluşup akşam eve dönerken başka bir gezegene taşınmış gibi davranırlar. Ertesi gün mesajınızı görür, okur ama cevap vermezler. Üç gün sonra belki bir emojili kısa bir yanıt atarlar. Sonra yine sessizlik. Böyle böyle sizin umutla beklediğiniz her gün, daha da dibe batarsınız.
NEDEN AÇIKLAMA YAPMAZLAR?
1- Duygusal sorumluluktan kaçınırlar: Çünkü biriyle yüzleşmek, o kişinin üzüleceğini görmek, suçluluk duygusunu tetikler. Kaçmak kolaydır.
2- Olgun iletişim kuramazlar: Duygularını ifade etmeyi bilmezler veya o kadar gelişmemiştir ki, ne hissettiklerini bile tanımlayamazlar.
3- Yetersizliklerinden utanırlar: Karşınızdaki size ayak uyduramadığını, olgun bir ilişki sürdüremeyeceğini kabul etmek istemez. Bunun yerine "sessiz yok oluş"u seçer.
4- Konfor alanını bozmak istemezler: Açıklama yapmak çatışmaya yol açar diye korkarlar. Kendi huzurları için sizi sessizce silmeyi tercih ederler.
BU TAVIR NEDEN BU KADAR YARALAYICI?
İnsan zihni belirsizliğe dayanamaz. Açıklama yapılmadığında boşluğu kendimiz doldururuz.
"Demek ki yetmedim, demek ki değerli değildim" diye düşünürüz. Hatta bazıları kendini suçlamaktan depresyona girer. Eğer bir insan size hiçbir açıklama yapmadan sırtını dönüp gittiyse, inanın bu onun cesaretsizliğinden kaynaklanır. Sizin değersizliğinizden değil. Bu yüzden kendinizi suçlamayı bırakın.
Suçluluk, iade edilmesi gereken bir yüktür. O yük size ait değil. Onu geride bırakıp kendi değerinizi hatırlamak önemli. Elbette kolay değil. O yüzden biraz zaman, biraz destek, biraz da kendinize şefkat göstermek gerekiyor.
BİR DAHA OLUR MU?
Maalesef olur. Çünkü bazı insanlar bu davranış kalıbını sık sık tekrarlar. Birileriyle yakınlaşır, beklenti oluşur, sorumluluk artar... Sonra aynı senaryo: "Bir gün vardı, ertesi gün yok."
Bu yüzden sizi ortada bırakmış biri yeniden dönse bile, bu değiştiği anlamına gelmez. Kısa süreli suçluluk hissetmiş olabilir. Bir özür mesajıyla geri döner. Ama çoğu zaman aynı döngü yeniden yaşanır.
UNUTMAYIN
Bir insanın ortadan kaybolması sizi tanımlamaz. O davranış yalnızca onun karakterini gösterir. Bunu kişisel bir başarısızlık gibi görmeyin. O sessizlik, sizin değil onun eksikliğidir. İnsan kalbi hak ettiği ilgiyi bulur. Sizi yarı yolda bırakmadan, kelimeleriyle, tavrıyla, sevgisiyle yanında duran birini tanıdığınızda, anlarsınız ki: Sevgi kaçmak değil, kalmaktır.
O yüzden bu satırları okuyan, sessizlikten yaralanmış her kalbe şunu söylemek isterim: Sen değerli bir insansın. Ve bir gün biri çıkacak, seninle kalmayı seçecek. O zaman sessizlik değil, birlikte konuşulan kelimeler iyileştirecek içindeki yarayı...
Bugün değilse bile, yarın. Bir gün.
İYİLEŞMEK İÇİN NE YAPABİLİRSİNİZ?
SEBEP ARAMAKTAN VAZGEÇİN
Bazen sebep yoktur. Bazen karşımızdaki kişi, sadece duygusal olarak eksik kalmıştır.
İLETİŞİMİ SÜRDÜRMEYE ÇALIŞMAYIN
Yarım cevaplar, uzun sessizlikler... Bunlar sizi hep daha fazla umutlandırır ve tekrar yaralar.
DEĞERİNİZİ BİRİNİN TAVRIYLA ÖLÇMEYİN
Sizin sevilebilirliğiniz, bir insanın sizi yarıda bırakıp bırakmamasına bağlı değildir.
DUYGULARINIZI İFADE EDİN
Yakın arkadaşlarınızla konuşun, bir uzmandan destek alın.
KENDİ HİKAYENİZİ YAZIN
Onun anlamsız sessizliği yerine iç sesinizi dinleyin.