Kendi coğrafyamızdaki doğal, yüzyıllardır üretilen yerel besinlerden zengin beslenerek, vücudumuzun doğal koruyucu mekanizmasının güçlenmesini sağlayıp yaşlanmayı yavaşlatarak yaşayabilirsiniz... Uzun yaşamın ama dinç ve sağlıklı uzun yaşamın sırlarını sizlerle bu hafta paylaşmak istiyorum. Yaşam süresinin ne kadar süreceğini bilemeyiz ama bize sunulan yaşamın kaliteli olmasını sağlayabiliriz. Yani yaşlanmayı yavaşlatarak harika bir yaşamın kapılarını ardına kadar açabiliriz. Görünen o ki ilk kural; kronik hastalıklardan koruyan besin çeşitliliğine önem vermek. Kendi coğrafyamızdaki doğal, yüzyıllardır üretilen yerel besinlerden zengin beslenerek vücudumuzun doğal koruyucu mekanizmaların güçlenmesini besin öğelerinden zengin besin seçerek yaşlanmayı yavaşlatarak yaşayabilirsiniz.
Çünkü bu önemli biyolojik yanıt; laktik asit bakterilerinin bağırsaklarda ağır metalleri tutarak dolaşıma geçmesini engellemekte, bağışıklık yanıtı oluşturan aktiviteyi güçlendirmekte ve bağırsakta toksin birikimini ortadan kaldırmayı sağlamaktadır. Dolayısıyla beklenen yaşam süresini kısaltan hastalıklara karşı harika bir defans mekanizması kurmayı sağlamaktadır.
OLGUN MUZ
Olgun muz metabolizmanızı düzenler. Muz nişasta içeriği yüksek meyve olsa da dirençli nişasta, prebiyotik ve potasyum kaynağıdır. Zayıflamayı kolaylaştırır. Uzun süre tok kalmanızı sağlar. Size küçük bir uyarım olacak. Muzu daha uzun süre muhafaza etmek isterseniz buzdolabında değil oda ısısında saklayın. Muz buzdolabında kolayca yumuşar, kabuğunun rengi kahverengiye döner ve lezzeti bozulur. Çünkü muz düşük sıcaklık derecelerine hassas bir meyvedir. Muzu satın aldıktan sonra en uygun saklama ısısı 16 derecedir.
Bu nedenle buzdolabında muz kısa sürede bozulur. Muzdaki bu renk değişimin temel sebebi muzdaki polifenol oksidaz enziminin muz hücre zarlarındaki geçirgenliği arttırarak yarattığı bozulma belirtisidir. Muz olgunlaşma sırasında nişasta içeriği azalır ve lignin içeriği artarak tok kalmayı kolaylaştıran bir meyveye dönüşür. Dirençli nişasta açısından önemli bir meyve olan muz kan şekerini hızlı yükseltmediğinde diyabetlilerin de tereddüt etmeden yiyebileceğinin altını çizmek isterim.
BAKLAGİLLER
Yeşil mercimek, nohut, kuru fasulye, kuru barbunya, bakla, bezelye, maş fasülyesi, beluga mercimeği ve kuru börülce baklagillerdir. Bitkisel protein, çözünür diyet lifi, kalsiyum, demir, çinko, magnezyum gibi mineraller, B1, B2, niyasin, folik asit ve E vitamininden zengindir. Bu besinsel zenginlik metabolizmanın iyi çalışması için inanılmaz zengin bir içeriktir. Dirençli nişasta içerir.
Bu nedenle kolesterol düşürür, kan şekeri dengeler, kolon kanserinden korur, kolesterolü düşürür, safra taşı ve hemoroid gibi sağlık sorunlarını önleyici mucize etkileri vardır. Kuru baklagiller izoflavon içerirler. Bu madde siz zayıflarken vücudunuzda sağlığını yitirmiş hücrelerinizin de büyümesini durdurarak yaşlanmayı da önleyerek zayıflamanızı sağlar. Baklagil çeşitleri doymuş yağ, glüten, kolesterol ve şeker içermez.