Uykusuzluk, uyku bozuklukları veya uykuya dalma güçlüğü gibi birbirinden farklı sorunlar, tüm dünyayı etkiliyor. Ama basit bir çözüm var. Birçok bilimsel çalışma tarafından desteklenen ve Akdeniz'de siesta olarak bilinen öğle uykusu, on dakika kadar kısa bir sürede onarmak, yatıştırmak, iyileştirmek ve kendinizi canlandırmak için yeterli olabilir.
VÜCUDUN BİYOLOJİK SAATİ
Vücutta işleyen her şey, beyinde her biri toplu iğne başı büyüklüğünde olan 10.000 nörondan oluşan iki setten oluşan vücudun ana saatine veya merkezi kalp piline bağlıdır. Görevi; her 24 saatlik periyotta vücut fonksiyonlarını senkronize eden çok sayıda biyolojik ritmi düzenlemektir. Bu düzende, sadece uyku-uyanıklık döngüleri arasındaki değişimi değil, aynı zamanda vücut ısısını, hormonların salınımını, solunum ve kalp atış hızındaki ritimleri kontrol etmektir. Uykuya dalmamızı ve belirli saatlerde uyanmamızı sağlayan şey biyolojik saatir ve ortalama döngü 24 saat 12 dakika sürse de, herkeste aynı şekilde ortaya çıkmaz.
Hızlı bir biyolojik ritminiz varsa, erken uyanan kişilerden biri olma olasılığınız yüksektir. Fakat daha yavaş bir biyolojik ritme sahip olanların, gece saatlerinde uyanık olma olasılığı daha fazladır. Bu duruma kronotip adı verilir ve sizin vücut ritminizin kendine özgü taraflarının yansımasıdır.
DERİN UYKU
İyi bir gece uykusu kesintisiz değildir. Aksine, hiç hatırlanmayan, fark edilmeyen uyanmaları da içeren dört ila altı döngüden oluşan bir diziye bölünmüştür.
Bu döngülerin her birinde, üç tür uyku birbirini sürekli olarak takip eder: enerjiyi artıran hafif yavaş dalga uykusu (SWS); derin yavaş dalga uykusu, en onarıcı ve iyileştirici tür ve hafızanın sağlamlaştırılmasında, kaygının giderilmesinde önemli bir rol oynayan REM uykusu.
Zamanınızın ortalama yüzde 40-50'sini hafif uykuda, yüzde 20-25'ini derin uykuda, yüzde 20-25'ini REM uykusunda ve yüzde 5-10'unu uyanık halde geçirirsiniz.
Yaşlandıkça, uykunun kademeli olarak azaldığını, daha hafif ve daha kararsız hale geldiğini, daha fazla ve daha uzun uyanma sorunları yaşadığınızı fark edebilirsiniz. Sonuç olarak, sabahları genellikle tamamen yenilenmiş hissedilmemesi de olası hale gelir.
Vücudun iç ritminin, onarımlar üzerinde çalıştığı uyku, 40 yaş civarında giderek azalır ve 70'ten sonra giderek daha hafif hale gelir. Şekerleme yapmak yapabileceğimiz en etkili şeylerden biridir. Bu alışkanlık, derin uyku kaybının zararlı etkilerini dengelemek için oldukça idealdir.
BESLENME SİSTEMİNİ İYİLEŞTİRİYOR
Yemek yeme şeklimizi değiştirmek, diyetteki en önemli gündem maddesi olsa da uyku da oldukça önemli değişkenlerden biri. Uzun süreli uyku yoksunluğu, açlığımızı artıran ve kilo alımına yol açabilen iştah bastırıcı hormon leptinin üretimini bozma eğilimindedir.
Colorado Üniversitesi araştırmacıları, yaptıkları bir deney esnasında uykusunu art arda beş gece boyunca gecede beş saatle sınırladıklarında, beş günde ortalama yaklaşık 1 kilo alındığını fark ettiler.
Başka bir İspanyol araştırması, geceleri beş saat veya daha az uyuyanların obez olma riskinin yedi ila sekiz saat uyuyanlara kıyasla iki kat daha yüksek olduğunu buldu. Ancak en önemlisi, yarım saat uyuyanlar için üçte bir daha düşüktü. Gece ne kadar uyurlarsa uyusunlar günlük bir saatlik öğle uykusu, açlığı azaltmanın ve kiloyu düşük tutmanın bir yoludur.
UYKUSUZLUK SORUNUNU BİTİREBİLİR
İnsanlar gündüz kestirmenin gece uyumayı zorlaştıracağını düşünseler de gerçek tam aksidir. Öğle saatlerinde yaklaşık 20 dakikalık kısa bir şekerleme, ruh halinizi ve gece uykuda kalma eğiliminizi iyileştirecektir.