Regresyon terapisi ile birçok insan kendisinde merak ettiği sorulara cevap bulabiliyor. Biz de merak edilen regresyon nedir sorusuna sizin için bu metnimizde yanıt bulduk. Birçok alanda kullanılan regresyon, özellikle psikolojide sık kullanılan terapi yöntemlerindendir. Tıpta ve psikolojide yeri önemli olan regresyon nedenleri ve belirtileri nedir sizler için araştırdık. Gelin hep beraber sorularımıza yanıt bulalım ve regresyon nedir beraber inceleyelim.
Regresyon, genellikle finans ve yatırımda kullanılan, bir bağımlı değişken ile bir dizi bağımsız değişken arasındaki ilişkinin gücünü ve niteliğini belirlemeye çalışan istatistiksel bir terimdir. Regresyon terimi için öz Türkçe olarak bağlanım sözcüğü kullanılması teklif edilmiş ise de Türk ekonometriciler arasında bu kullanım yaygın değildir. Kelime anlamı 'kaynağa inme' olan regresyon terapisi ile farklı travmaların neden olduğu ilişki problemleri, korkular ve takıntılar yeniden yapılandırılabilir.
Regresyon terapisi, fiziksel, ruhsal veya duygusal sorunların kökeninin, herkesin geçmişinde, özellikle çocukluk döneminde yaşadığı olumsuz olaylardan kaynaklandığını varsayan ve herhangi bir çağrışım yoluyla bu olayların kişinin zihninde yeniden canlandırılması amacıyla yapılan bir psikoterapi tekniğidir.
Regresyon terapisi basit hatırlamadan biraz daha farklı bir uygulama olup, zaten bildiğimiz olayların yeniden aklımıza gelmesi olarak tanımlanan basit hatırlama gibi değildir. Regresyon normalde kişinin hatırlamadığı olayların çağrışım ve telkin yoluyla ortaya çıkarılmasıdır. Bu işlemin temel amacı soruna neden olan ilk olayı açığa çıkarmaktır. Danışanın geçmişte yaşadığı olayı tekrar şu an yaşıyormuş gibi aynı duygularla canlandırmak ve o gün bastırdığı, belki de bedeninde sıkışıp kalmış duyguların temizlenip boşaltılması ve kişinin zihninde bilinç ile bilinçaltı arasında yeni bir denge yaratılmasıdır. Böylelikle terapi gören kişi, kendisini eskiden etkileyen durumlar karşısında daha farklı hissedip, düşünebilir ve böylelikle daha farklı davranabilir. Bunun sayesinde hastalıklarda belirgin bir iyileşmeyle, ruhsal dengesizliklerin ortadan kalkması ve kötü alışkanlıklardan kurtulma mümkündür. Regresyon terapisi sırasında ortaya çıkarılan olay gerçekten hiç gerçekleşmemiş de olabilir. Ancak danışanın zihni olayı olmuş gibi algılıyorsa, bu onun bilinçaltının gerçeğidir. Zaten regresyon, gerçekte olan olayın değil, kişinin o olay karşısında ne algıladığının araştırılmasıdır. 
Hepimizin verdiği kararların altında bilinçaltı kayıtlarımız rol oynar. Regresyon terapisiyle birlikte geçmişte çözülmemiş çatışmalar çözülebilir ve kişi bu çözülme sayesinde birçok açıdan uyumlu hale gelebilir. Regresyon terapisinde, terapist kişinin derin nefes alma ile rahat bir duruma girmesine yardımcı olur. Daha sonra kişi gözlerini kapatıp geçmişte önemli bir deneyim hakkında yüksek sesle konuşur, Terapist bu noktada regresyon sürecini kolaylaştırır ve süreçte ortaya çıkan duyusal duygular hakkında mümkün olduğunca ayrıntılı olmaya teşvik eder. Regresyon terapisi sırasında geçmişte çözülmemiş duygusal çatışmaları çözüp uyumlu hale getirdiğimiz gibi, karmik nedenleri de çözebiliriz. Bir kişi aynı sorunları tekrar tekrar yaşıyorsa, açıklanamayan korkuları varsa veya belirli dürtülere yenik düşüyorsa, nedeni bulmanın ve çözmenin en uygun yolu yine regresyon terapisidir.
Regresyon terapisi sırasında danışana sorun yaşadığı kişiyi tam karşısındaki boş sandalyeye oturtmasını hayal etmesi istenir. Ve o kişiyle sorunu ne ise içinde biriktirdiği her şeyi konuşması, öfke duyuyorsa bağırması, gerçek hayatta söyleyemediklerini söyleyerek duygularını boşaltması sağlanabilir. Bu terapinin trans halindeyken yapılması çok daha iyi sonuçların alınmasını sağlar. Regresyon terapisi sırasında danışan transtayken ne söylediğinin ve sorulara nasıl cevap verdiğinin bilincinde ve yaptığı zihinsel yolculuğun ve olan biten her şeyin farkındadır.
Regresyonda kesinlikle bilinç kaybı yoktur.
Bir regresyon terapisi seansı ortalama 1,5-2 saat sürmektedir. Danışanın yaşadığı sorunun yoğunluğuna ve şiddetine göre minimum 3 seans yapılması önerilir ve seanslar arasında en az 15 gün ile bir ay olmalıdır.