Çocuklarınızla ilgileniyor musunuz ? Bu soruyu sorduğumda çoğunuz elbette ilgileniyoruz diyecektir. Çocuğumuzun kıyafetiyle, sağlığıyla, tatiliyle, istekleriyle ilgileniyorsunuzdur. Bundan hiç kuşkum yok. Benim kastettiğim çocuğunuzun manevi dünyasıdır. Çocukluk döneminden başlayarak çocuğunuzun Yüce Allah, Peygamber(s.a.v.), Kuran-ı Kerim ve din hakkındaki soru ve hatta sorunlarını takip etmeniz gerekiyor. Çünkü artık internet dünyasında yaşıyoruz. İletişim imkanları hızla yaygınlaşıyor. Tabii zararlı cereyanları da...Bir bakarsınız kontrolsüz olan çocuğunuz çok farklı bir anlayışın pençesine düşmüştür. Kurtaramamışsınız. Nasıl bir baba istersin? Nasıl bir anne istersin? Bu soruyu çocuğunuza sordurun. Siz sormayın. Başkasına sordurun.\n\n
EN GÜZEL MİRAS AHLAK\n\nÇocuğu hiçbir zaman Allah’la korkutmayın. Allah seni yakacak sözü ne kadar anlamsız ve faydasız bir sözdür. Allah çocuğu niye yaksın ki? Ayrıca çocuk cehenneme gitmez ki...Bir babanın evladına bırakacağı en değerli miras, güzel ahlaktır. Çünkü bırakacağınız fabrikalar, yatlar, trilyonlar bir anda yok olup gidebilir. Ama temiz ve güzel bir ahlak evladınızı ebediyyen kurtarır. Güzel ahlak her türlü güzelliğin kapısını açar. Çocuklar, Peygamberimiz’in hayatında da özel bir yer tutmuşlardır. Efendimizin erkek çocukları küçük yaşta vefat ettiği ve kız çocukları da evlendiği için, bütün ilgisini torunları olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e yoğunlaştırmıştır. Onlarla gezintiye çıkardı. Onlarla güreşirdi. Şakalaşırdı. Bazen ağzına aldığı suyu çocuklara püskürtürdü. Hz. Mahmut isimli bir sahabi böyle bir hatıra nakleder: “Çocuklara küçük hediyeler verirdi. Yemek yerken onlara nasıl yemek yiyeceklerini ve sağ elleriyle yemeleri gerektiğini hatırlatırdı. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi geleneğini kaldırdığı gibi bu konuda son derece duyarlı davranırdı. Çocuklara zarif isimler takardı bazen. Mesela; Hz. Enes’e Enescik derdi. İki kulaklı derdi. Kuşu olan bir çocuk sahabiyi gördüğünde; ‘Ebu Umeyr kuş ne oldu?’ der ve ilgisini devam ettirirdi. Hz. Hasan ve Hüseyin’i sırtına alır ve onlara binitlik yapardı. Hatta bir gün mescitte onları kucağına alıp minbere çıkmış ve hutbeyi öylece okumuştur. Bazen çocuklarımızdan çok şey bekliyoruz. On yaşındaki çocuktan 40 yaşındaki adamın tecrübesini bekliyoruz. Aslında haksızlık yaptığınızı rahatça görebilirsiniz. Kendinizi düşünün. 10 yaşındayken ne yaptığınızı tam hatırlıyor musunuz?