Ceyda Düvenci iyi bir oyuncu olmanın yanı sıra çok da iyi bir anne. Her yıl yapılan anketlerde örnek anne seçiliyor. Özellikle Serebral Palsi hastası kızı Melisa için verdiği mücadele ile bu hastalığa karşı büyük bir farkındalık yarattı. Pandemi sebebiyle evde vakit geçirmek zorunda kaldığımız bu günlerde Ceyda Düvenci hiç boş durmuyor. Marka yüzü olduğu Sleepy reklamlarında boy gösteren oyuncu evde üretmeye devam ediyor. Eşi Bülent Şakrak, kızı Melisa ve oğlu Ali ile birlikte mutlu aile tablosunu sosyal medya hesabı üzerinden paylaşmaktan çekinmeyen Ceyda Düvenci ile konuştuk. Markayla işbirliğini, anneliği, karantina günlerinde neler yaptığını ve bu sürecin kendisine neler kattığını anlatan Ceyda Düvenci mutlu aile olmanın sırrını da paylaştı…
Ceyda Hanım öncelikle 2018'den beri süregelen Sleepy marka işbirliğinden bahseder misiniz?
-Sleepy'le yolculuğum Ali'nin doğumuyla başladı aslında, Ali'yi de büyütmüş oldu marka. Sleepy ailesinin inancı ve gerçekten üründe hiçbir katkı maddesinin bulunmaması çok mutlu edici. Çünkü yaptığım marka işbirliklerinde kendi kullandığım, evimde olan ürünleri, memnun kaldığım şeyleri tavsiye etmeyi seviyorum. O yüzden de Sleepy doğru bir işbirliği oldu bizim için. Birlikte yaptığımız işbirliğiyle marka da güzel de bir yere geldi, bu da çok keyifliydi. Tabii ki bu bağ devam ediyor. Artık Ali bez kullanmadığı için bezle ilgili bir işbirliğimiz söz konusu olamıyor, gerçek dışı oluyor çünkü ama ıslak pamuklu temizlik havlularıyla ilgili iş birliğimiz devam ediyor.
Son reklam filminde organik pamuklu temizlik havlusu öneriyorsunuz. Hassas mısınız bu konuda?
Evet son yaptığımız reklam filminde doğal organik pamuklu temizlik havlusu benim için çok kıymetli. Çünkü gerçekten süreç boyunca evde kullandığım sirke, limon, okaliptüs ve kekik vazgeçilmezimdi. Sirkeyle bütün evi temizliyoruz, limon ve kekik yağından çok güzel bir esans hazırlamıştım evde dezenfektan olarak sürekli kullanıyordum. Ve buharlandığımda da sürekli okaliptüs yağı damlatıp evi havalandırıyordum ve Sleepy ekibi beni arayıp bu dört tane temizlik ürününün kullanıldığı bir ıslak havlu pamuklu temizlik havlusu yaptık dediklerinde inanamadım. O yüzden de çok mutlu oluyorum.
Markanın internet sitesinde sizinle ilgili 'Çeşitli platformlarda defalarca Yılın Ünlü Annesi seçilen ve halkımız nezdinde örnek anne olarak görülen ünlü oyuncu' diye bir tanımlama yapılmış. Anneler günü münasebetiyle ben de sormak isterim, örnek anne olmak size ne ifade ediyor?
-Örnek anne olma konusuyla ilgili tabii ki çok teşekkür ediyorum. Her sene mutlaka çeşitli gruplar ya da çeşitli anketlerde yılın annesi seçiliyor olmak çok keyifli. Ama bunu sanki ben tek başımaymışım gibi konuşmak istemiyorum hiçbir zaman. Yılın annesi olan, örnek anne olan o kadar çok kadın var ki, ben sadece ilham veriyor olabilirim ama birçok anneden de hayatımın bir çok yerinde ilham aldığımı da söylemeliyim. Annelik çok önemli bir sosyal statü, çocuğunuzu doğurduğunuz an kazandığınız bir statü değil bence. Çocuğunuzla birlikte her dakika geliştiğiniz, dönüştüğünüz çok emek sarf etmeniz gereken bir alan. Çok okumanız, çok hissetmeniz gerekiyor. Çocuğunuzu gözlemlerken kendi içinizdeki süreçleri de doğru gözlemlemeniz gerekiyor. "Çocuktur büyür, biz böyle mi büyüdük! Ne var duygularını bilse ne olur, bilmese ne olur? Ne varmış sevgi eksikliği olsa?" gibi bakış açılarıyla olacak bir süreç değil. Ben her çocuğun bir sanat eseri olduğunu, her anne babanın da birer sanatçı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda da okumak, dinlemek, duymak, fark etmek, hem sürekli öz gelişiminizi sağlamak hem de çocuğunuza doğru yol arkadaşlığı yapmak çok kıymetli. Bu noktada evet, çok okuyan ve kendini çok eğiten bir anneyim. Anneliği seven bir kadınım her şeyden önce. Yetemediğim yerler oluyor, gücümün kalmadığı yerler oluyor, umutsuzluğa kapıldığım yerler oluyor her anne gibi. Mükemmellik yok bu işte. Sadece iyi yürek ve iyi niyet var bence. İyi niyetinizle yaptığınız zaman da mutlak başarı sağladığınızı düşünüyorum. O yüzden de bu anlamda çocuğuna kendi hayatını göz ardı etmeden, kendi isteklerini, kendi yaşamak istediklerini, hobilerini, kendi alanlarını feda etmeden, Çocuklarını duyabilen ve çocuklarının kendi yolculuklarını yapan, çocuğuyla el ele yürüyebilen tüm annelerin anneler gününü kutluyorum ve hepsine sevgilerimi yolluyorum.
Çok mutlu bir aile tablosu çiziyorsunuz. Sosyal medyada da fotolarınızı, çocuklarınızla güzel anılarınızı paylaşıyorsunuz. Nazar değer diye korktuğunuz oluyor mu? Ya da başkaları ne der diye düşünüp eleştirilme endişesi yaşıyor musunuz?
-Sosyal medyada da arkadaşlarım arasında da ailemle ilgili paylaştığım mutluluk anılarının nazara geleceğini hiç düşünmedim. Ya da başkaları ne der diye düşünmedim. Hayatımı hiç böyle yaşamıyorum zaten. Elalem ne der?ci hiç olmadım. Ben tam tersine mutluluğun hep paylaştıkça çoğaldığına inandım. Güzel anılarımızı paylaştığım zaman evet böyle de yaşanabilir diye düşünülmesini sağlamak, ya da çaresiz hissettiğim zamanları da paylaşıyorum aslında. Her anın kıyameti, her anda yaşanan bir farkındalığı yaşamayı paylaşmayı seviyorum. Şükür genel olarak evimizde bir mutluluk hakim; Melisa'nın ön ergenliğine ve Ali'nin iki yaşına rağmen diyeyim. Çünkü bunlar da hayatı değiştiren, dönüştüren önemli etkenler. Bu anlamda da paylaştığım her şeyin doğru yere ulaştığını ve artık takipçilerimin de paylaşımlara doğru bir yerden yürekleriyle ve gözleriyle baktıklarını ve bu değişimin dönüşümün yaşandığını düşünüyorum. Süreçte zaten paylaşımların altına yazılanların da değişmesi, herkesin paylaştığım şey üzerinden kendi hikayelerini de paylaşmaya başlıyor olması beni takip eden 2.5 milyon kişinin hayatımda bir şeyleri değiştirdiğimi gösteriyor, bu da beni çok mutlu ediyor.
ÖZ ALANLARIMIZA DUYDUĞUMUZ SAYGI VE KOŞULSUZ SEVGİ VAR BU EVDE
Bu mutlu ailenin sırrı nedir? Neye özen gösterip neye dikkat ediyorsunuz?
-Mutlu ailenin sırrı aslında birbirimizin tüm duygu değişim ve dönüşümlerini kabul etmeye özen göstermek. Aramızdan biri ağladığı zaman, " Niye ağlıyor ki şimdi, ağlayacak ne var?" ya da telaşlanıp "Ay ağlıyor şimdi, ben ne yapmalıyım" diye kaygılarımız olmuyor hiçbir zaman. Duygularımızın akışına, birbirimize zaman veriyoruz her zaman, birey olmaya izin veriyoruz. Dayatmalarımız yok, birbirimizi kalıplara sokmaya çalışmıyoruz. Kendi kişisel alanlarımıza saygı duyuyoruz. Birlikte olduğumuz alanlarda gerçekten vakit geçirmek istiyorsak bir arada vakit geçiriyoruz, istemiyorsak zorlamıyoruz birbirimizi. Galiba öz alanlarımıza duyduğumuz saygı ve koşulsuz bir sevgi var bu evde.