Sınıfta çekilen birkaç saniyelik videolar, çocukların mahremiyetini görünmez kılıyor. Eğlence, bağ kurma ya da görünür olma isteğiyle paylaşılan görüntüler; çocukları farkında olmadan herkese açık bir sahneye çıkarıyor. Oysa öğretmenlik, içerik üretmekten önce çocuğu koruma sorumluluğu taşıyor.
Bir öğretmen düşünün. Elinde telefon, sınıfın ortasında. Çocuklar gülüyor, biri yanlış cevap veriyor, diğeri arkadaşına takılıyor. O anlar birkaç saniyelik bir videoya sığıyor. Sonra "paylaş" tuşu...
Ve sınıf, bir anda herkese açık bir sahneye dönüşüyor. Son zamanlarda Türkiye'de bu manzaraya sık rastlıyoruz. Öğretmenlerin öğrencileriyle çektikleri videolar sosyal medyada dolaşıma giriyor. Kimisi "eğlenceli ders", kimisi "öğretmen-öğrenci bağı", kimisi de açık açık "fenomen olma" hevesiyle paylaşılıyor. İlk bakışta masum gibi duran bu görüntüler, biraz durup düşününce insanın içini huzursuz ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın son dönemde bu paylaşımları mercek altına alması boşuna değil. CİMER'e giden şikâyetler, velilerin rahatsızlığı, sosyal medyada büyüyen tartışmalar bir noktada "dur" deme ihtiyacını doğurdu. Çünkü mesele sadece bir video değil; mahremiyet, etik ve sorumluluk meselesi.
Öğretmenlik, sadece ders anlatmak değil. Çocuğu korumak, kollamak, güvenli bir alan yaratmak demek. Sınıf dediğimiz yer, çocuğun kendini rahat hissettiği, hata yapabildiği bir alan olmalı. Kamera açıldığında bu alan değişiyor. Çocuk artık öğrenci değil, içerik oluyor.
"Veliden izin alındı" deniyor bazen. Peki, çocuk ne istiyor? Sekiz yaşındaki bir çocuk, videosunun yıllar sonra karşısına çıkabileceğini, başka çocuklar tarafından alay konusu olabileceğini, hiç tanımadığı insanların yorum yapacağını gerçekten kavrayabilir mi?
Sosyal medya tuhaf bir yer. Bugün alkışlanan bir video, yarın linç edilebiliyor. Ve bu dalga, en çok da savunmasız olanı, yani çocuğu vuruyor. Öğretmen için birkaç saniyelik görünürlük, çocuk için uzun süreli bir iz bırakabiliyor.
Sınıfın ruhunu anlatmak mümkün; öğrenciyi vitrine koymadan da. Belki kendimize şu soruyu sormak gerekiyor: Bu video gerçekten eğitim için mi, yoksa biraz da "beğeni" için mi? Çünkü öğretmenlik, takipçi sayısıyla ölçülen bir meslek değil. Ve bazı görüntüler vardır; alkış alsa bile, sınıfta kalması gerekir.