Biliyorsunuz buradaki yazılarda genellikle futbolun, 'yönetim' ve 'zihniyet' yönünü ele alıyoruz. Bu açıdan bakıldığında... Beni bu yıl en çok BJK'nin yeni teknik direktörü Vicente Del Bosque'nin ne yapacağı ilgilendiriyor. Çünkü:
Bu değerli hoca neredeyse bütün ömrünü Real Madrid'te geçirmiş. Büyük paraların döndüğü... Dünya çapında yıldızların oynadığı... Bizimkinden farklı bir kültürü, dili, hatta dini olan bir kulüp Real Madrid.
Del Bosque önce futbolcu, sonra da genç takım ve ardından A takımı direktörü olarak 1970'lerden 2000'lere 30 yılını bu dev kulüpte geçirdi. Acısıyla tatlısıyla çok şey gördü, çok şey yaşadı. Pek az kişiye nasip olacak bir tecrübe bu.
Ne var ki 'o' tecrübe, 'o' kulüple sınırlı. Dolayısıyla burada... Yani genel olarak Türkiye'de, özel olarak BJK'de karşısına çıkan her şeyi; o tecrübeyle tartacak, o tecrübeyle ölçecek, kıyaslayacak. Çünkü geçmişinde başka örnek yok.
Mesela kendi açısından gayet basit bir talebi olacak... Ancak bu istek bir türlü yerine getirilmeyecek... Bunun üzerine küplere binecek, çılgına dönecek, umutsuzluğa kapılacak. Ya da tersine: 'Olması mümkün değil' diye düşündüğü bir şeyin pat diye gerçekleştiğini görecek. Şaşıracak. Sevinecek. Umutlanacak.
Ben, bu şartlar altında, Del Bosque'nin üstün bir başarı göstermesini beklemiyorum. Ama o tersini ispatlarsa: Özel bir incelemeyi hak edecek yetenekte bir insanla karşı karşıyayız demektir. Herkesin şapka çıkarması gerekir.