Ekonomi büyüdü. Kent kalabalıklaştı. Yollar yetmedi. Eski belediye başkanlarından Bedrettin Dalan, Ayamama Deresi'ne paralel Basın Ekspres Yolu'nu (BEY) açtı. Alkışladık. Havaalanına giden trafik rahatladı ama ardından işte bunlar oldu.
Unutmayalım: Altyapı istatistiklere göre yapılır. Örneğin bir otoyolun genişliği, geçmesi beklenen araç sayısına göre hesaplanır.
Yoğun kar yağışıyla beş yılda bir karşılaşan kentte, kar ekibine ve makinelerine yüklü yatırım yapılmaz. Çünkü astarı yüzünden pahalıya gelir.
Dere ıslah çalışmaları da, ortalama yağışa göre düzenlenir. Ona göre istimlak yapılır, ihale açılır.
Peki, hiçbir şey yapılamaz mıydı?
Sel tehlikesi olan alanlar belli. Ancak maliyet nedeniyle bunların hepsine birden el atılamaz.
Dolayısıyla tercih yapmak gerekir.
Ayamama Havzası öncelikliydi. Çünkü: 1) Havza hareketli bir iş alanı. 2) Atatürk Havalimanı'na her 1.5 dakikada bir uçak inip kalkıyor. Yani BEY, çok önemli bir trafik damarı... 3) Bölgede ciddi baskınlar olmuştu.
Özetle: 1) Vali Muammer Güler haklıdır, normal bir altyapı böylesine korkunç bir sağanağı kaldıramaz. 2) 1995'teki ilk baskından beri alınması gereken tedbirlerde zafiyet görülüyor. Bazı altyapı çalışmaları ya eksik yapılmış ya da hiç yapılmamış. 3) Sorumlu sadece Büyükşehir Belediyesi değil. Planlar yapılıyor; bilirkişi ve yargı engelliyor, geciktiriyor. Siyasiler gerekli kanunları çıkarmıyor. Belediyeler arası yetki karmaşası sürüyor. 4) Vatandaş desen, zaten 'anafor' peşinde. Baksanıza, fırsatını bulan dereyi, kendi arazisine katmış!
Birbirini suçlamak sadece gerginlik yaratıyor. Felaketi fırsata dönüştürüp ekonominin ve siyasetin engellediği doğru işleri yapmak gerek.
Not: Bunun bin beterine her an olabilecek İstanbul depreminde şahit olacağız. Kent deniz kumu ve incecik demirlerle dikilmiş binalarla dolu. Depremde hepsi yıkılacak! Yüz binler altında kalacak. Varsa gücünüz, dar gelirli vatandaşı o tabutlardan çıkarın da görelim.