Bana öyle geliyor ki, Başbakan Erdoğan bir süredir ilginç bir taktik uyguluyor. Aslında yepyeni değil ama Erdoğan yapınca ilginçleşiyor. Bunun ne mene bir şey olduğunu anlamak için eski Erdoğan'ı gözünüzün önüne getirmemiz gerekiyor.
Eski Erdoğan "ne dediyse o olan" bir siyasetçiydi. Başbakan'ın bu özelliği rakiplerinin canını sıkıyordu. Çünkü çelişki yakalamakta zorlanıyorlardı.
Bu durum rakiplerin bilinçaltına kadar yansımıştı. Mesela Eylül 2010'daki Referandum'a giden süreçte CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dili sürçmüş ve aynen şöyle demişti:
"Öyle Sayın Başbakan gibi söz verip sözünün arkasında duran bir insan değiliz biz..."
Ancak Milliyetçi ve Milli Görüşçü kesimlerin oylarına yönelmeye başladığında, Erdoğan'ın söyleminde bir değişiklik oldu.
Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi bilhassa liberal-demokrat kesimlerin önemsediği... Ama milliyetçimuhafazakârların pek hoşuna gitmeyen kavramları bir kenara bıraktı. Yani söylemini değiştirdi.
Buna karşılık uygulamada, o kavramların bazılarını pratiğe döktü: Söylemi sağa, eylemi sola bakmaya başladı.
Doğru işlerin sessizliği
Bir, iki örnek vereyim: Hatırlarsanız milliyetçiler Erdoğan'a, "Terör örgütüyle görüşüyorsun" diye hücum etmişlerdi. Erdoğan da haşin, keskin, köşeli bir dille reddetmişti.
Aradan zaman geçti... Bir de baktık o dönemde PKK ile "Oslo Görüşmeleri" adı verilen bir süreçte müzakereler yapılmış.
Bunun bir benzerine Kürt ulusalcıların sürdürdüğü açlık grevleri bağlamında şahit oluyoruz...
Başbakan Erdoğan bağırıp çağırıyor. Hatta Abdullah Öcalan'ı ve takipçilerini idamla korkutuyor.
Öte yandan, AK Parti Kongresi'nde dağıtılan 63 maddelik metne uygun biçimde... Adalet Bakanı Sadullah Ergin, anadilinde savunma yapma hakkı üzerine çalışmalar yürütüyor.
Olay şöyle bir şey: Başbakan'ın sert söylemi milliyetçi muhafazakâr kesimleri rahatlatıyor... Öte yandan "atılması gereken adımlar", yüksek sesle ilan edilmeden atılıyor...
Yani Başbakan Erdoğan, milliyetçi-muhafazakâr oy deposunu avucunun içinde tutarken, o kesimlerin hoşlanmayacağı işleri de yaptırıyor: Amiyane tabirle "Cambaza bak cambaza" taktiği bu...
Eğer bu analiz doğruysa... Başbakan Erdoğan'ın söylemine değil, bakan ve müsteşarların somut olarak neler yaptığına bakmak gerekiyor.
