Muhalefet, hiçbir yasayı beğenmediği gibi yeni MİT kanunu tasarısını da beğenmedi.
Bazı muhalif gazeteler "tırstıkları" için konuya tarafsız gibi yaklaşmaya çalışıyorlar, haberini verip geçiyorlar, başımıza dert almayalım... Fethullahçılar'la ittifak yapan ve onlardan manevi olarak yemlenen sözde liberal entellerin gazetesi de "eyvah, canımıza okuyacaklar" korkusunda... Yarası olan gocunuyor.
Yeni kanun tasarısına göre, MİT'e "yurt dışı dinleme ve operasyon yetkisi" veriliyormuş...
Haa, demek ki MİT'in bugüne kadar böyle bir yetkisi yokmuş!
Her türlü yabancı istihbarat örgütü ülkemizde cirit atıyor, bizimkinin o ülkelerde bir fiske atması bile, kendi meclisinin kendi kanunuyla yasak! Meğerse devlet kendi gizli servisini kendi eliyle bağlamış.
Buna karşılık aynı gizli servisin "hükümeti darbeye karşı uyarmamak, sağ kulağının üstüne yatmak" gibi ufak tefek(!) görev kusurlarına da hiçbir müeyyide getirmemiş... Devlet dairesinde kurşunkalem kaybolsa odacıdan hesabını soran devletimiz...
Bu ne biçim istihbaratçılıktır? Herif burada canı sıkılınca darbe yaptıracak, sen istesen Tanzanya'da bile operasyon yapamayacaksın!
Ya da "taşeron" olarak kullandığın birtakım ite kopuğa yaptıracaksın!
Örneğin Alman gizli servisi Taksim olaylarında cirit atacak, bizden Kiev olaylarında bir "gözlemci" bile bulunmayacak ha?
Bundan böyle, hiçbir savcı da kendi kafasına göre MİT'in işlerine bulaşamayacak. Hiçbir devlet memuru silah çekip MİT araçlarını arayamayacak. MİT ajanlarını yere yatırıp kafasına tabanca dayayamayacak, tekme atamayacak.
İster Oslo'da olsun ister Mogadişu'da, MİT Müsteşarı barış görüşmesi sürdürebilecek. Yalnızca başbakana karşı sorumlu olacak.
Arkadaşlar, barış görüşmesi düşmanla yapılır.
Dostla yapılırsa ona "sırt sırta bayram aşkı" denir. Ben böyle dedim, Türkçe bilen anlasın.
Eğer o mantık geçerli olsaydı... Yani "düşmanla barış görüşmenin suç sayılması" mantığı...
O zaman, Mudanya'da Yunan ordusu ve müttefikleriyle pazarlığa oturan İsmet Paşa'nın kendini İstiklal Mahkemesi'nde bulması gerekirdi!
1945 yılı başlarında, CIA örgütünün atası sayılan OSS'in başkanı Bill Donovan'ın yardımcısı Alen Dulles (ki daha sonra CIA'nın başına geçen de o olacaktır), İsviçre'de Alman yetkilileriyle teslim şartlarını görüşüyordu, özellikle Kuzey İtalya'da kalmış Alman birliklerinin... Demek ki olabiliyormuş.
Yeni MİT yasası konusunda ukalalık edecek herkes oturup düşünmek zorundadır: Ya 7 Şubat 2012 darbesi başarılı olsaydı da, Hakan gitseydi yerine Ramazan gelseydi?
Acaba "Fethullah'ın eline geçmiş bir MİT" sultası altında rahat mı edeceklerdi?
"Kullanışlı aptallar" bu gibi durumlarda ilk atılacak safradır. İran'da sırf Şah'a karşı çıktığı için Humeyni'yi desteklemiş aydınları hatırlayalım... Sonradan "yandım Allah" dediler ama nafile.
