Mesleklerinin ve servet kaynaklarının ne olduğunu bilmediğimiz delikanlılar ile güzelliklerini ve gergin ciltlerini çok iyi gördüğümüz genç kadınların değişken ilişkileri, magazin programlarının da, gazetelerin hafta sonu ilavelerinin de ana konusu.
Artık bu kesimin dünyası, "Biri Bizi Gözetliyor"un parçası gibi.
Eski sevgilisi ile gittiği yerde karşılaşan genç kadının yeni sevgilisi, ne yapmış? Kimin eli kimin cebindeymiş? Kim kimin cipine biniyormuş? Aynı durum Amerika'da da var.
Bunu "Sex and the City" benzeri dizilerden görmüyor muyuz?
Geçenlerde bu konuyu işleyen bir roman (Bergdorf Blondes) yayınlandı Amerika'da.
Bu romanın yazarı, Vogue dergisinden Plum Sykes, saçlarını Bergdorf'da sarıya boyatan, zengin erkek peşinde koşan lüks meraklısı genç kadınların, dünyaya bakış açılarını anlatıyordu.
The New York Times'ın pazar ekinde, bu yazarla yapılmış söyleşiyi okudum.
Meğer New York'lu servet avcısı genç kadınlar, zengin çapkınlara "ATM" diyorlarmış... Yani, otomatik para çekme makinesi...
Biz de "Kredi Kartı" mı desek?
