Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un işi elbet kolay değil.
Hem kendi görev süresi öncesinde yer alan ve TSK'nın bazı mensuplarının da karıştıkları anlaşılan yasa ve meslek dışı girişimlerin hesabını, yönettiği kurum adına vermek durumunda.
Daha açık deyişle, artık geride kalması gereken "Darbeci ordu" damgasından mesleğini kurtarması gerekiyor.
Hem de ülke güvenliğinin teminatı olan bu kurumun itibarını ve disiplinini korumak sorumluluğu var sırtında.
Org. Başbuğ bu yolda son açıklamaları ile başarılı adımlar attı.
Sivil paşalarımız Kozmik Oda'nın açılması konusunda "Olmaz, olamaz" çığlıkları atarlarken, Genelkurmay Başkanı hukukun üstünlüğünü vurguladı ve şeffaflığın erdemini herkese hatırlattı.
Son olarak gündeme gelen "Balyoz Darbesi" iddialarına ilişkin olarak yapılan Genelkurmay açıklamasında da "Böyle birşey yok" denilmek yerine "Seminer"in varlığı doğrulandı.
Org. Başbuğ dün yaptığı açıklamalarda da aynı çizgiyi izlemiş bulunuyor.
"Balyoz" için dünkü açıklamasında da "Plan semineri 7 yıl önce yapıldı. Bu iddialar üzerine araştırmalarımıza başladık. İddiaların ardından yaptığımız açıklama o an elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda yapıldı" dedi.
Doğru bilgi
Doğru bilgi vermek için sabırlı olmak gerektiğini de vurgulayan Org. Başbuğ'un, cami bombalamayı da içeren eylem projelerine dönük iddialar konusunda gösterdiği tepkiyi anlamak ise mümkündür.
O sözlerini hatırlayalım:
-Allah Allah diye taarruz eden bir ordu nasıl olur da Allah'ın evi olan camiyi bombalar. Bu ordunun Mehmetçiği Allah Allah diye hücum ediyor. Vicdansızlara sesleniyorum, TSK'nın da sabrının bir sınırı var. Siz orduyu nasıl böyle itham edersiniz? Hiç mi vicdanınız yok? İddiaları lanetliyorum. Sorumlu makamlar sadece şikayet etmez. Ana gündem oldu ama darbe iddialarından hicap duyuyorum. Bu darbe iddialarından kim menfaat sağlıyor, bu da sorulmalı. Sızan bilgiler üzerinde eklemeler ve değiştirmeler var...
Genelkurmay Başkanı'nı dinlerken kendimi onun yerine koydum.
Empati denemesi
Herhalde ben de o konumda olsaydım, bunları söylerdim.
Bu cümleler sorumluluğunu taşıdığı kurum adına göstermesi gereken tepkiyi ifade ediyor.
Konuşmasında "İddiaları araştırıyoruz" diyor, belgelerin varlığını yalanlamıyor ve "Darbe iddialarından hicap duyuyorum" diyerek artık darbeciliğin utanılacak bir damga haline geldiğini de vurguluyor.
Org. Başbuğ söylemleri ile TSK'nın yeni çizgisini de belirlemektedir.
Askerlik mesleğini "Cuntacılık" olarak görenlere bundan sonra herhalde TSK'da yer olmayacaktır.
Dilerim militarist siviller de Org. Başbuğ'un söylemlerinden kendileri için gereken dersleri alırlar
